Attila İlhan (15 Haziran 1925 - 10 Ekim 2005) şiir, roman, eleştiri, senaryo, gezi yazısı, öykü, söyleşi ve anı türlerinde Cumhuriyet Döneminde eserler kaleme almış, Mavi Akımı’nın öncülerinden Türk şair, romancı, düşünür, deneme yazarı, gazeteci, senarist ve eleştirmendir.
İzmir'in Menemen ilçesinde, Muharrem Bedrettin Bey ve Perihan Memnune Hanım'ın çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Kardeşleri: Türk tiyatro ve sinema sanatçısı Çolpan İlhan ve avukat, yazar Cengiz İlhan'dır.
Türk edebiyatı ve düşünce dünyasına önemli katkılarda bulunan Attila İlhan, yazılarında Ali Kaptanoğlu, Nevin Yıldız, Ömer Haybo, Tilâ-Han, A.İ. Beteroğlu, Orhan Akrep ve Abbas Yolcu gibi çeşitli takma adlar kullanmıştır. Yazıları çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanan Attila İlhan, birçok dergi ve gazetenin yönetim kadrosunda da yer almıştır. Çeşitli televizyon programları da sunmuş ola Attila İlhan, 2005 yılında İstanbul'daki evinde geçirdiği kalp krizi nedeniyle vefat etmiştir.
Attila İlhan’ın 51 adet eserleri aşağıda listelenmiştir.
Attila İlhan'ın ilk şiir kitabı "Duvar"dır ve 1948 yılında kendi imkanlarıyla yayımlamıştır.
Attila İlhan’ın 50’den fazla eseri vardır.
Attila İlhan’ın 12 adet şiir kitabı aşağıda listelenmiştir.
AYRILIK SEVDAYA DAHİL
Açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın
En görkemli saatinde yıldız alacasının
Gizli bir yılan gibi yuvarlanmış içimde kader
Uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın
Rüzgar uzak karanlıklara sürmüş yıldızları
Mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan
Onu çok arıyorum onu çok arıyorum
Her yerimde vücudumun ağır yanık sızıları
Bir yerlere yıldırım düşüyorum
Ayrılığımızı hissettiğim an demirler eriyor hırsımdan
Ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu
Gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş
Tedirgin gülümser
Çünkü ayrılık da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili
Hiç bir anı tek başına yaşayamazlar
Her an ötekisiyle birlikte her şey onunla ilgili
Telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar
Gittikçe genişliyen yakılmış ot kokusu
Yıldızlar inanılmıyacak bir irilikte
Yansımalar tutmuş bütün sahili
Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
Öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
Çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil
Çünkü ayrılanlar hala sevgili
Yalnızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık
Hava ağır toprak ağır yaprak ağır
Su tozları yağıyor üstümüze
Özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır
Eflatuna çalar puslu lacivert bir sis kuşattı ormanı
Karanlık çöktü denize
Yalnızlık çakmak taşı gibi sert elmas gibi keskin
Ne yanına dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin
Kapını bir çalan olmadı mı hele elini bir tutan
Bilekleri bembeyaz kuğu boynu parmakları uzun ve ince
Sımsıcak bakışları suç ortağı kaçamak gülüşleri gizlice
Yalnızların en büyük sorunu tek başına özgürlük ne işe yarayacak
Bir türlü çözemedikleri bu ölü bir gezegenin soğuk tenhalığına
Benzemesin diye özgürlük mutlaka paylaşılacak suç ortağı bir sevgiliyle
Sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız
İkimiz sanmıştık ki tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız
Hiç yanılmamışız her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi
Tuz parça kırılsak da hala içimizde o yanardağ ağzı
Hala kıpkızıl gülümseyen sanki ateşten bir tebessüm zehir zemberek AŞKIMIZ
AYSEL GİT BAŞIMDAN
aysel git başımdan ben sana göre değilim
ölümüm birden olacak seziyorum
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
aysel git başımdan istemiyorum
benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
dağıtır gecelerim sarışınlığını
uykularımı uyusan nasıl korkarsın
hiçbir dakikamı yaşayamazsın
aysel git başımdan ben sana göre değilim
benim için kirletme aydınlığını
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Islığımı denesen hemen düşürürsün
gözlerim hızlandırır tenhalığını
yanlış şehirlere götürür trenlerim
ya ölmek ustalığını kazanırsın
ya korku biriktirmek yetisini
acılarım iyice bol gelir sana
sevincim bir türlü tutmaz sevincini
aysel git başımdan ben sana göre değilim
ümitsizliğimi olsun anlasana
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
sevindiğim anda sen üzülürsün
sonbahar uğultusu duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş
uzak yalnızlık limanlarına
aykırı bir yolcuyum dünya geniş
büyük bir kulak çınlıyor içimdeki
çetrefil yolculuğum kesinleşmiş
sakın başka bir şey getirme aklına
aysel git başımdan ben sana göre değilim
ölümüm birden olacak seziyorum
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
aysel git başımdan seni seviyorum
SİSLER BULVARI
elinin arkasında güneş duruyordu
aylardan kasımdı üşüyorduk
ağacın biri bulvarda ölüyordu
şehrin camları kaygısız gülüyordu
her köşe başında öpüşüyorduk
sisler bulvarı'na akşam çökmüştü
omuzlarımıza çoktan çökmüştü
kesik birer kol gibi yalnızdık
dağlarda ateşler yanmıyordu
deniz fenerleri sönmüştü
birbirimizin gözlerini arıyorduk
sisler bulvarı'nda seni kaybettim
sokak lambaları öksürüyordu
yukarda bulutlar yürüyordu
terkedilmiş bir çocuk gibiydim
dokunsanız ağlayacaktım
yenikapı'da bir tren vardı
sisler bulvarı'nda öleceğim
sol kasığımdan vuracaklar
bulvar durağında düşeceğim
gözlüklerim kırılacaklar
sen rüyasını göreceksin
çığlık çığlığa uyanacaksın
sabah kapını çalacaklar
elinden tutup getirecekler
beni görünce taş kesileceksin
ağlamayacaksın! ağlamayacaksın!
sisler bulvarı'ndan geçtim sırılsıklamdı
ıslak kaldırımlar parlıyordu
durup dururken gözlerim dalıyordu
bir bardak şarapta kayboluyordum
gece bekçilerine saati soruyordum
evime gitmekten korkuyordum
sisler boğazıma sarılmışlardı
bir gemi beni afrika'ya götürecek
ismi bilmiyorum ne olacak
kazablanka'da bir gün kalacağım
sisler bulvarı'nı hatırlayacağım
kırmızı melek şarkısından bir satır
lodos'tan bir satır yağmur'dan iki
senin kirpiklerinden bir satır hatırlayacağım
seni hatırlatanın çenesini kıracağım
limanda vapurlar uğuldayacak
BEN SANA MECBURUM
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur?
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatihte yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun
Belki Haziranda mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy’de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.
MAHUR BESTE
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı
Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra
Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
Geceler uzar hazırlık sonbahara
Attila İlhan’ın 12 adet şiir kitabı bulunmaktadır.
Attila İlhan’ın en ünlü şiiri “Ben Sana Mecburum”dur.
Attila İlhan’ın ilk şiiri "Balıkçı Türküsü"dür ve 1941 yılında Yeni Edebiyat dergisinde yayımlanmıştır.
Attila İlhan’ın birçok şiiri bestelenmiştir. Bestelenen şiirlerinden bazıları ve bu besteleri seslendiren sanatçıların isimleri aşağıda listelenmiştir.
Attila İlhan'ın şiirleri arayışlar çerçevesinde gelişmiştir. 1941 ila 1954 yılları arasındaki şiirleri gelişim aşamasının başlangıcı kabul edilmektedir. 1955 ve 1968 yılları arasındaki şiirleri ise şiirlerinin 2. aşamasını oluşturmaktadır. Şiirinin son aşaması ise 1968 yılından 2005 yılına kadar kaleme aldığı eserlerden oluşmaktadır. Şiir yazmaya başladığı ilk dönemdeki eserlerinde halk edebiyatı etkisi görülmektedir. Bu dönemde kaleme aldığı şiirlerin anlatım tarzını konuya uygun olacak şekilde seçmiştir. 2. dönemdeki şiirlerinde ise "ben" ön plana çıkmış, şehirde yaşayan bireyin aşkları, isyanları, toplumcu mücadeleden ve şehir hayatının yaşayışından dolayı yaşadığı sorunlar ele alınmıştır. Şiirinin son döneminde ise şairliğini, hünerlerini ön plana çıkaran şiirler yazmaya başlamıştır.
Attila İlhan tek bir şiir türünde eser vermemiştir. Birçok şiir türünü kullanmıştır.
Attila İlhan’ın şiir anlayışını Mehmet Kaplan “Attila İlhan, fikirleriyle toplumsal gerçekçi olmasına rağmen belki mizacının tesiriyle, tamamen romantik eserler yazmıştır.” şeklinde anlatmıştır.
Attila İlhan, şiirlerinde ölçü kullanmamıştır.
Attila İlhan, kendine özgü şiir tarzı geliştirmiş ve şiire yeni bir ses düzeni kazandırmıştır.
Attila İlhan’ın şiirlerinin yayımlandığı gazete ve dergilerden bazıları aşağıda listelenmiştir.
Attila İlhan’ın 3 adet şiir albümü aşağıda listelenmiştir.
Attila İlhan’ın 13 adet romanı aşağıda listelenmiştir.
Attila İlhan'ın öykü kitabının adı "Yengecin Kıskacı"dır.
Attila İlhan'ın gezi yazısının adı "Abbas Yolcu"dur.
Attila İlhan’ın anılar ve Acılar serisi aşağıda listelenmiştir.
Attila İlhan’ın Defteri serisi aşağıda listelenmiştir.
Attila İlhan’ın Cumhuriyet Söyleşileri aşağıda listelenmiştir.
Attila İlhan’ın çevirileri aşağıda listelenmiştir.
Attila İlhan, Cumhuriyet Dönemi yazarıdır.
Attila İlhan, sanat toplum içindir anlayışını benimsemiştir.
Attila İlhan, Mavi Akımı’ndan etkilenmiştir. Akım, Attila İlhan'ın öncülüğünde 1 Kasım 1952 yılında yayımlanmaya başlanan "Mavi" adlı derginin etrafında oluşmuştur. Maviciler, Garip Akımı'na karşı çıkan ve şairane sanat anlayışını savunan bir topluluktur. Şiirin, zengin ve kapalı bir anlatımının olması gerektiğini savunmuşlardır. Kaleme aldıkları eserlerde Anadolu'yu bütün yönleriyle yansıtmaya çalışmışlardır. Halk şiirinden yanadırlar.
Mavicileri İkinci Yeni'nin öncüsü olarak görenler de vardır fakat Attila İlhan buna karşı çıkmıştır. Atilla İlhan'a göre Türk şiiri "Batılı ve Türk olabilen bir estetik bileşime varabilme sorunu" içindedir. Garip Akımı ve İkinci Yeni hareketinin şiirimizi "yozlaşmaya" götürdüğünü söylemiştir. Maviciler arasında yer alan bazı yazarlar aşağıda listelenmiştir.
Attila İlhan, Nazım Hikmet’ten etkilenmiştir.
Attila İlhan, bütün iyi edebiyatçılar gibi kendisinden sonra gelen birçok yazarı etkilemiştir.
Attila İlhan, birçok farklı türde eserler kaleme almış bir yazardır. Edebiyatımızdaki Mavi hareketinin öncüsü olması ve Türk edebiyat ve düşünce dünyasına birçok katkıda bulunması ile edebiyatımızda önemli bir yere sahip olmuştur.
Attila İlhan’ın eserlerinin yayımlandığı gazete ve dergilerden bazıları aşağıda listelenmiştir.
Attila İlhan "Gerçek" gazetesinde çalıştığı dönemde çeşitli siyasal kavgaların içerisinde yer almıştır. 1951 yılında "Gerçek" gazetesinde yayımlanan bir yazısı nedeniyle kovuşturmaya uğramıştır. Bu olaylardan sonra daha önce de gittiği Paris'e gitmiş ve Marksizm'i öğrenmiştir. Attila İlhan, siyasi fikirlerini eserlerine de yansıtmış, siyasi içerikli eserler kaleme almıştır.
Attila İlhan'ın Paris'e ilk gidişi 1948 yılında olmuştur. Kaptan lakabını da burada kazanmıştır. Lakap kendisine bu dönemde bir süreliğine sakal bıraktığı için verilmiştir. Paris'e gitmesinin nedeni de Nâzım Hikmet'i kurtarma hareketine katılmaktır. Burada gözlemleme fırsatı bulduğu Fransız toplumu ve bulunduğu çevreyi daha sonradan eserlerinde kullanıştır. Türkiye'ye geri döndüğünde ise başı sık sık polisle derde girmiş ve birkaç kez gözaltına alınmıştır.
Attila İlhan’ın hayatını konu alan ve anlatan birçok belgesel ve program bulunmaktadır. Attila İlhan’ın hayatını anlatan bu belgesel ve programlara internet üzerinden ulaşmak mümkündür. İnternet üzerinden ulaşılabilecek bazı belgesel ve programlar aşağıda listelenmiştir.
Attila İlhan’ın 20 adet sözü aşağıda listelenmiştir.
şairler dolaşır saf saf
tenhalarında şiir söyleyerek"
içinde başka dışında başkasın"
başladığımız filmi birlikte bitireceğiz"
El değmedik yerlerimde saklıyorum"
felaketim olurdu ağlardım"
nasıl bir sevdaysa eskitememiş yıllar
bitirdiğimiz herşeye yeniden başladık
dudaklarımızda birbirimizden mısralar”
hiç görmediğim yıldızlar gözlerine doğmuş
bir büyüklük duygusu dağlar gibi yüreğinde
ah biz mutluluğu böyle aranıp duracak mıyız”
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar”
yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
azıcık okşasam sanki çocuktular
bıraksam korkudan gözleri sislenir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir”
yoksa bir bir yıldızlar düşecek
eğer şairsem beni tanırsan
yağmurdan korktuğumu bilirsen
gözlerim aklına gelirse
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek yoksa beni”
Saatli bir bombadır patlar
An gelir
Attila İlhan ölür”
durduğun yerde dur
kendini martılarla bir tutma
senin kanatların yok
düşersin yorulursun
beni koyup koyup gitme, n’olursun”
hepsini senin adınla çağırıyorum”
onlarla yaşarım eğer yaşarsam”
Attila İlhan’ın aldığı ödüller aşağıda listelenmiştir.
Attila İlhan’ın anısına verilen Attila İlhan Edebiyat Ödülleri, Attila İlhan Bilim Sanat Kültür Vakfı tarafından Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'nın desteğiyle roman ve şiir dallarında verilmektedir. Bu ödülü kazanmış olan kişiler aşağıda listelenmiştir.
Attila İlhan, hem anne hem de baba tarafından İzmirlidir.
Attila İlhan’ın babası Muharrem Bedrettin Bey'dir. Muharrem Bedrettin Bey, İstanbul'da Mekteb-i Hukuk'u bitirmiştir. İzmir Menemen'de savcı olarak çalışmıştır. İyi bir aileden gelmektedir.
Attila İlhan’ın çocukluğunun büyük bir bölümü İzmir’de geçmiştir. Fakat babasının işi nedeniyle farklı yerlere de gitmiş ve eğitimini farklı yerlerde tamamlamıştır. İzmir Atatürk Lisesi'nde öğrenci olduğu ilk yıl bir kıza aşık olmuştur ve bu kıza Nazım Hikmet şiirlerinin olduğu mektuplar göndermiştir. Bu mektupların yakalanması üzerine 1941 yılının Şubat ayında, henüz 16 yaşındayken tutuklanmış ve okuldan uzaklaştırılmıştır. İki ay boyunca da hapiste kalmıştır.
Attila İlhan, kendi çocukluğunu “Dünyadaki maceram birkaç büyük karpuzla başladı. Hiç değilse bunu ben böyle hatırlıyorum. Kapı açıldı içeriye cilalı, yeşil, kocaman kocaman karpuzlar girdi. Boyları da aşağı yukarı benim boyum kadardılar. Çok sonraları bu olayı anneme anlattığım zaman hayretler içinde kaldı. “Bunu nasıl hatırlayabiliyorsun? O zaman iki yaşındaydın.” dedi. Dünyadaki ilk anım budur.,, 1925’te doğmuşum. Bizim kuşağımız tam bir Cumhuriyet kuşağıdır. Cumhuriyet döneminin bütün dramlarını ve bütün heyecanlarını yaşadık. Bu yaşantımız boyunca da birçok hayal kırıklıklarına şahit olduk. Zaten bir insanın hayatı genellikle hayal kırıklıklarıdır, onların hikayesidir.” sözleriyle anlatmıştır.
Attila İlhan, eğitim hayatına 1932 yılında Karşıyaka'da Cumhuriyet İlkokulu'nda başlamıştır. Ortaokul için de önce Karşıyaka Atatürk Ortaokulu'na gitmiş, bir yıl sonra da Balıkesir'de yatılı okumuştur. En sonunda da ortaokulu yine Karşıyaka'da tamamlamıştır. Lise hayatına İzmir Atatürk Lisesi'nde başlamıştır fakat sevdiği kıza yolladığı mektuplardaki Nazım Hikmet şiirleri ortaya çıkınca tutuklanmıştır. Bu tutuklanmanın ardından Türkiye'de hiçbir okulda eğitim görmemesi şartıyla serbest kalmıştır. Ancak 1944 yılında Danıştay kararıyla okuma hakkını tekrar kazanmış ve İstanbul Işık Lisesi'ne kaydolmuştur. Lisenin ardından İstanbul Hukuk Fakültesi'nde eğitimine devam eden Attila İlhan buradaki eğitimini ise yarıda bırakmıştır.
Attila İlhan’ın yazarlığını Behçet Necatigil, “Şairliğinin ilk on yılını, destan boyutlarıyla ve duygusal, gergin bir hava içinde, İkinci Dünya Savaşı’nın Avrupa’yı saran bezginlik ve çöküntülerini yansıtmaya adamıştı. Zamanla toplumcu kollayışı bırakmamakla birlikte tek insanın duyu dünyasından kesitler verdi; artistik abartmalara ve yerli dünya görüşüne de yaslanarak, bireysel temaları işledi. Aynı gerginlik ve gerilim kendine özgü bir söz dizim ve hazinesiyle at başı, çarpıcı benzetmelerle zenginleşmiş romanlarında da görülür. Eleştiride uzun zaman toplumcu gerçekçilik ilkelerine bağlı kalmıştı.” sözleriyle anlatmıştır.
Attila İlhan, 1968 yılında Türk sinema yapımcısı ve yönetmen Biket İlhan ile evlenmiştir. 1984 yılına kadar devam eden evliliklerini Attila İlhan, “mutlu bir evlilik” olarak tanımlamıştır.
Attila İlhan’ın çocuğu yoktur.
Attila İlhan vefat ettiğinde 80 yaşındadır.
Attila İlhan’ın mezarı Aşiyan Mezarlığı'ndadır.
Attila İlhan hakkında yazılan kitaplardan bazıları aşağıda listelenmiştir.