Merhabalar. Eyvallah çok teşekkür ederim iltifatınız için. Açıkçası şair ya da yazar ünvanlarını hiç kullanmadım bugüne dek. 22 yıldır Eskişehir Anadolu Lisesi'nde felsefe grubu öğretmenliği yapıyorum. Dolayısıyla kendimden bir meslekle bahsedeceksem elbette öğrtemen Ali Lidar derim. Kitapları ve küçük hobileriyle kendi kendine eğlenen, arada şiirler ve öyküler karalayan bir felsefe öğretmeni dersem kendimi gayet güzel anlatmış olurum.
Eskişehir benim çocukluğumun, gençliğimin ve şimdi de orta yaşlılığımın şehri. Fiziken Eskişehir benim için sadece bir sehir değil aynı zamanda birlikte büyüdüğüm ve birlikte değişip dönüştüğümüz bir arkadaş. Hayatımın şehri Eskişehir’den başka bir yerde yaşamam gerekse nasıl yapabilirim hiç bilemiyorum. Ruhen soruyorsanız, hepimiz bu dünyanın mültecisi değil miyiz? Erkan Oğur ağabeyin dediği gibi “Bir ömürlük misafiriz” hepimiz. Misafirlik sona erince çekileceğiz ebedi istirahatgahımıza.
Yazmaya ne zaman başladığımı hatırlamıyorum. İlkokul yıllarında eski defterlerden kendime günlük yapıp onlara ufak ufak yazdığımı biliyorum ama. Yazdıklarımı kamuya açma işi ise açtığım blogla oldu. 2009 yılında başladım yani yazdıklarımı insanlarla paylaşmaya. Kitap fikrim yoktu uzun süre. Blogu takip eden yayınevinden arkadaşım Burak Albayrak'ın ıısrarı ve teşvikiyle çıktı ilk kitap. Sonra olaylar gelişti, mevzu buralara kadar geldi.
Açıkçası ilk kitabın heyecanı çok farklıydı. Sonrasında 9 kitabım daha yayınlandı ama ilkinde duyduğum heyecanın yanına bile yaklaşamadım diğerlerinde.
Doğrudan bir etkisi var mı çok emin değilim. Ama hiç etkisi yoktur da diyemem tabi. Sonucta yirmi yıldan daha uzun süredir felsefe öğretmenliği yapıyorum. Sadece yazdıklarıma değil yaşantımın her noktasına etkisi vardır muhakkak.
Açıkçası umutlu olmak için pek bir neden göremiyorum. Dünyanın da ülkenin de gidişatı ortada. Hal böyleyken keyifli, umutlu şeyler yazamıyorum. Umutlu olmaya dair de pek umudum yok açıkçası. Hayrolsun diyorum ne diyeyim başka.
Gerek hikayesi gerek bende bıraktığı tesir gerekse de içerdiği mesajlar bağlamında Küçük Prens'in benim hayatımdaki rolü çok önemli. Farklı dil ve lehçelerde basılmış Küçük Prens’leri topluyordum uzun süredir. Ayrıca 1953 yılından itibaren Türkçe basılmış tüm kitapları da topluyordum. Hayli kitap oldu elimde, bir sürü de obje birikti. Ayrıca benim dışımda Mehmet Sobacı ve Yıldıray Lise'nin de Küçük Prens kitapları koleksiyonu yaptığını biliyordum. Onların da tamam demesiyle birlikte koleksiyonlarımızı birleştirip böyle bir müze açmaya karar verdik.
Valla tavsiyelere hiç inanmam. Yeter ki okusunlar. Ne okuyacaklarına nasıl okuyacaklarına kendileri karar versinler.
11. kitap şiir kitabı olacak. Kış ortası gibi çıkar diye düşünüyorum.