Ali Ekrem Bolayır (02 Ağustos 1867-27 Ağustos 1937) 2. Meşrutiyet’ten sonra yayımladığı hamâsî şiirleriyle tanınan Servet-i Fünûn devri şair ve yazarı, öğretmen, Mabeyin Kâtibi ve validir.
Ali Ekrem Bolayır, 2 Ağustos 1867’de İstanbul Hubyar Mahallesinde "vatan şairi" Namık Kemal ve kadı Mustafa Ragıp Efendi'nin kızı Nesime Hanım'ın Feride ve Ulviye adına iki kızından sonra dünyaya gelmiştir. Ali Ekrem Bolayır'a babası Namık Kemal, Recaizâde Mahmut Ekrem'e hürmetinden dolayı "Ali Ekrem" adını vermiştir. İlköğrenimine dört yaşında Hobyar mahalle mektebinde başlamış ve Sofular Mahalle Mektebi'ne devam etmiştir. Bir yıl kadar Fâtih Askerî Rüşdiyesi’ne devam etmiş ancak babasının Rodos’a ve Sakız’a sürgün edilmesi üzerine eğitimi yarıda kalmıştır. Öğrenimine, Midilli'de Namık Kemal ve diğer bazı kişiler tarafından verilen özel derslerle devam etmiştir. Arapçayı Murat Reis Dergâhı Post-nişîni Abdullah Efendi'den öğrenmiştir. Sıtkı Efendi'den usûl-i fıkıh ve ilm-i kelam dersleri almış, Fransızca öğrenmiştir. Çocuk yaşta Fransız, Arap ve Fars edebiyatlarını tanıma fırsatı bulan Ali Ekrem Bolayır, erken yaşlarda şiir yazmaya başlamıştır.
20 yaşında İstanbul'a dönen Ali Ekrem Bolayır'ın baba Namık Kemal, oğlunun Almanya’da tahsil görmesi için saraya dilekçe vermiştir. Dedesi müneccimbaşı Mustafa Âsım Efendi ise buna karşı çıkarak torununun Şûrâ-yı Devlet’e veya Hariciye Nezâreti’ne girmesi için ricada bulunmuştur. 2. Abdülhamid ikisinin de isteklerini kabul etmemiş ve Ali Ekrem'i Mâbeyn’e “rütbe-i sânî” ile memur tayin etmiştir. Kudüs mutasarrıflığı, Beyrut valiliği, Cezayir-i Bahr-i Sefid valiliği yapmıştır.
Zeynep Celile Hanım ve Azize Hanım ile evlilik yapmış, toplamda dört çocuğu olmuştur. Yunanlılar tarafından Midilli'nin işgal edildiği dönemde esir alınarak Yunanistan'a götürülmüş ve bir hafta esir kalmıştır. Eşi ve çocuklarıyla çok sıkıntılı ve zor günler geçiren Ali Ekrem Bolayır, özel izinle ailesiyle birlikte esaret hayatından kurtulmuş ve İstanbul'a dönmüştür.
Ali Ekrem Bolayır, İstanbul’a döndüğünde Darülfünun’da öğretmenlik yapmıştır. Darülfünun'un yanı sıra Galatasaray Lisesi, İstanbul Mekteb-i Sultanisi, İnas Darülfünunu ve Maltepe Askerî Lisesi gibi okullarda da hocalık yapmıştır. Darülfünun hocaları ve talebelerinden oluşan bir heyetle Romanya seyahati yapmış, bu seyahatinden sonraki yıl da üç aylık Fransa ve İsviçre gezisine gitmiştir. Maarif Nezâreti tarafından kurulan Tedkīkāt-ı Lisâniyye Heyeti’nin Sarf ve İmlâ Encümeni’nde de başkanlık yapmıştır.
Ali Ekrem Bolayır, Servet-i Fünûn'un edebiyat anlayışının öncülerinden biridir ve 1894'te Hüseyin Kâzım ve Tevfik Fikret ile Mâlumat dergisini çıkarmıştır. Bolayır'ın saraydaki görevi, başta Tevfik Fikret olmak üzere diğer bazı Servet-i Fünûn şair ve yazarlarının tepkisini çekmiştir. Ali Ekrem Bolayır'ın "Şiirimiz" başlıklı yazısında özeleştiri yaparak Servet-i Fünûn'a yöneltilen eleştirilerin tamamen haksız olmadığını dile getirdiği yazısı Tevfik Fikret tarafından sansürlenerek Servet-i Fünûn'da yayımlanınca Servet-i Fünûn ile arasındaki ilişki kopmuştur.
1908 yılı sonrasında eserlerinde genellikle milli ve toplumsal konular üzerine yoğunlaşmıştır. Edebiyat hayatının ikinci döneminde sosyal konular ve gündelik hayat sahneleri üzerinde durmuştur. Zamanla hece vezniyle millî konulu şiirler yazmaya başlamıştır fakat Genç Kalemler tarafından savunulan "Yeni Lisân" çizgisinden uzaktır. 2. Meşrutiyet'in ilanından sonra tiyatro eserleri kaleme almıştır.1914 yılında Osmanlı’nın ilk konservatuvar kurumunun kuruluşu sırasında okula konservatuvar yerine "Güzellikler Evi" anlamına gelen Darülbedayi isminin verilmesine öncülük etmiştir.
Ali Ekrem Bolayır'ın oğlu Mehmet Kemal Cezmi 1917’de intihar etmiştir. Bu olayın etkisiyle rahatsızlanan Ali Ekrem Bey, bir süre tedavi görmüştür. Ömrünün son dönemlerinde de gırtlak kanseri ile mücadele eden şair 27 Ağustos 1937’de hayata veda etmiştir.
Ali Ekrem Bolayır, Edebiyat-ı Cedide topluluğunun öncülerindendir. Ahmet Mithat Efendi'nin Servet-i Fünun'a karşı "Dekadanlar" suçlamasında bulunması üzerine Servet-i Fünûn tarafları ve Ahmet Mithat Efendi, Mehmet Celal, Ahmet Rasim ve Halil Edip gibi isimler arasında 1897-1900 yılları arasında polemik yaşanmıştır. Yaşanan polemik üzerinden zaman geçmiş fakat bu sefer de Servet-i Fünûn'un kendi içinde birtakım problemler yaşanmaya başlamıştır. Ali Ekrem Bolayır, "Şiirimiz" başlıklı yazısında özeleştiri yaparak Servet-i Fünûn'a yöneltilen eleştirilerin tamamen haksız olmadığını söylemiştir. Bu yazı, Tevfik Fikret tarafından sansürlenerek Servet-i Fünûn'da yayımlanınca Ali Ekrem Bolayır ve Tevfik Fikret arsındaki ipler gerilmiştir. "Bundan sonra âsâr-ı sâire-i âcizanemi de Mâlûmât'ınızın sahifelerinde görmekle memnun olacağım beyim efendim." diye sonlanan 10 Aralık 1900 tarihli kısa bir mektupla birlikte yazısını Baba Tahir'in Musavver Malûmat dergisinde yayımlatan Ali Ekrem, yanına Ahmet Reşit'i de alarak Musavver Malûmat'a geçiş yapmıştır. Onları Menemenlizade Tahir ile Samipaşazade Sezai de takip etmiştir.
Ali Ekrem Bolayır, 2. Abdülhamid tarafından 13 Aralık 1888 tarihinde, Namık Kemal'in ölümünden on bir gün sonra, "mabeyin kâtipliği" göreviyle saraya alınmıştır ve bu görevi 18 yıl boyunca sürmüştür. 3 Aralık 1906 yılında Kudüs mutasarrıflığına, 11 Ağustos 1908 yılında Beyrut valiliğine, 30 Ağustos 1908'de ise Cezayir-i Bahr-i Sefid valiliğine tayin edilmiştir. 9 Eylül 1909 tarihinde bu görevinden alınmıştır. Hüseyin Hilmi Paşa'nın girişimleri sonucunda, merkezi Rodos'tan Midilli'ye alınan Cezayir-i Bahr-i Sefid vilayeti valiliğine 25 Ağustos 1912 yılında tekrar atanmıştır.
Ali Ekrem Bolayır'a 1910 yılında Mehmet Akif tarafından Darülfünun’da Tarih-i Edebiyat öğretmenliği teklif edilmiştir. Darülfünun'da Nazariyat-ı Edebiye, Şerh-i Mütûn; Galatasaray ve Maltepe Askerî Liselerinde ise edebiyat dersleri vermiştir. Ayrıca Darülbedayi'e bağlı Tiyatro Meslek Mektebi'nde ve Ermeni Mektebi'nde de çalışmıştır. Kız öğrenciler için kurulan İnas Darülfünu’nda da edebiyat dersleri vermiştir.
Ali Ekrem Bolayır’ın eserleri aşağıda listelenmiştir.
Ali Ekrem Bolayır’dan Suut Kemal Yetkin’e Mektuplar
Yayımlanan ilk yazısı "Dağ" başlığını taşımaktadır ve 1890 yılında Resimli Gazete'de yayımlanmıştır. İlk şiiri "Kumru" ise Mirsad'da yayımlanmıştır.
Ali Ekrem Bolayır’ın 25 adet eseri vardır.
Aşağıda Ali Ekrem Bolayır’ın şiirleri listelenmiştir.
Ali Ekrem Bolalayır’ın dil ve edebiyat üzerine görüşlerini içeren eserler aşağıda listelenmiştir.
Ali Ekrem Bolayır’ın monografileri aşağıda listelenmiştir.
Ali Ekrem Bolayır’ın tiyatro eserleri aşağıda listelenmiştir.
Ali Ekrem Bolayır’ın yazılarının yayımlandığı gazete ve dergiler aşağıda listelenmiştir.
Ali Ekrem Bolayır, parnasizm akımından etkilenmiştir. Parnasizm,19. yüzyılın ikinci yarısında Fransa'da romantik şiire tepki olarak ortaya çıkmış bir edebi akımdır. "Şiirde realizm" olarak tanımlanmaktadır. Seçkin bir kitleye hitap etmektedir. Dış gerçeği tasvir etmektedir ve dolayısıyla da "tasvirci şiir" olarak değerlendirilmiştir. Parnasizm ile felsefi şiir anlayışı yerleşmeye başlamıştır. Şiirde sözcükler büyük bir özenle seçilmektedir. Ölçü, uyak gibi ahenk unsurları önemsenmiştir. Mükemmeliyetçi bir edebi anlayıştır. Şiirlerde en çok sone nazım biçimi kullanılmıştır. Şiiri, ışık, gölge, renk ve çizgilerle sağlamak istemişlerdir. Uzak ve yabancı ülkelerin efsanelerinden yararlanmışlardır. Şairler şiirlerinde kişiliklerini gizlemiştir. Parnasizm akımının temsilcileri aşağıda listelenmiştir.
Ali Ekrem Bolayır Servet-i Fünun dönemi yazarıdır. Servet-i Fünun dönemi, Recaizade Mahmut Ekrem’in öğrencisi Tevfik Fikret’i Servet-i Fünun dergisine başyazar olarak seçtiği sene olan 1896’da başlamıştır. Hüseyin Cahit Yalçın’ın 1901’de Fransızcadan çevirdiği, Fransız İhtilali konulu "Edebiyat ve Hukuk” makalesi gerekçe gösterilerek, derginin kapatılmasıyla sona ermiştir. Servet-i Fünun Dönemi, eski – yeni tartışmasının son bulduğu, şiirde batı nazım biçimlerinin kullanılmaya başlanıp gazel, kaside gibi divan nazım biçimlerinin tümüyle terk edildiği, kulak için uyağın yaygınlaştığı dönemdir. Parnasizm ve sembolizm akımlarının tanınıp uygulandığı, şiirde tümüyle bireysel konuların işlendiği bu dönemde Halit Ziya Uşaklıgil etkisiyle romanda da gelişim ve modernleşme sağlanmıştır. Servet-i Fünun dönemi, batı etkisindeki Türk edebiyatı sürecinde hem şiirde hem de düzyazıda batılılaşmanın gerçekleştiği kısa ama etkili bir dönem olmuştur. Gazetecilik ve tiyatro alanında gerileme görülse de eleştiri, gezi yazısı, makale, roman, öykü, şiir alanlarında gelişmeler yaşanmıştır. Servet’i Fünun dönemi yazar ve şairleri aşağıda listelenmiştir.
Ali Ekrem Bolayır, sanat için sanat anlayışını benimsemiştir.
Ali Ekrem Bolayır’ın etkilendiği isimler aşağıda listelenmiştir.
Ali Ekrem Bolayır, başlangıçta hayali ön plana çıkaran şiirleriyle Servet-i Fünûn çizgisinde şiirler yazmıştır. 2. Meşrutiyet’ten sonra yazdığı şiirlerinde bu çizgiden uzaklaşmış, toplumsal ve milli konulara eğildiği şiirler yazmaya başlamıştır. İkinci Meşrutiyet sonrası, ordu, vatan, millet, savaş, bayrak, din, ahlâk gibi temaları öne çıkarmıştır. "Vasiyet" adlı şiiriyle edebiyatımızda önemli bir yere sahip olmuştur.
Ali Ekrem Bolayır baba tarafından Yenişehirli, anne tarafından Ünyelidir.
Ali Ekrem Bolayır’ın babası 19. yüzyılın ikinci yarısında Türk edebiyatı ve siyasî hayatında büyük etkiler meydana getiren vatan ve hürriyet şairi, dava ve mücadele adamı, edip, yazar, gazeteci ve idareci Namık Kemal’dir.
Namık Kemal, Aralık 1840 Tekirdağ’da doğmuştur. Meclis-i Mâliye âzası, esham müdürü, 2. Abdülhamid’in müneccimbaşısı Mustafa Âsım Bey’in oğludur. Annesi Tekirdağ mutasarrıfı Koniçeli Abdüllatif Paşa’nın kızı Fatma Zehra Hanım’dır. Büyük babası 3. Selim’in başmâbeyincisi Şemseddin Bey, onun babası 3. Ahmed’in damadı kaptan-ı deryâ, şair Râtib Ahmed Paşa'dır.
Vatanseverlik, hürriyet, millet gibi kavramlara bağlı bir Tanzimat Devri aydınıdır. Hürriyet, milliyet gibi fikirleri Türk edebiyatına sokan kişi olarak kabul edilmektedir. Devrinin en tanınan yazarlarından olmuştur. “Vatan Şairi” ve “Hürriyet Şairi” olarak anılmaktadır. Şiirin yanı biyografi, tiyatro, sıra tenkit, roman, tarih ve makale türlerinde de eser vermiştir. Türk edebiyatının ilk edebi romanı "İntibah" ve batılı anlamda Türk edebiyatının sahnelenen ilk tiyatro eseri "Vatan yahut Silistre" eserlerinin sahibidir. Eserleri ve fikirleriyle Mustafa Kemal Atatürk’ü de etkilediği bilinmektedir.
Namık Kemal, İstanbul'dan uzak olması için Erzurum'a vali muavini olarak atanmıştır. Bu göreve gitmeyi ertelemiş ve Mustafa Fazıl Paşa'nın çağrısı üzerine Ziya Paşa'yla birlikte Paris'e kaçmıştır. Bir süre sonra Londra'ya geçerek Mustafa Fazıl Paşa'nın maddi desteğiyle Ali Suavi'nin Yeni Osmanlılar adına çıkardığı "Muhbir" gazetesinde yazmıştır. 1868'de gene Fazıl Paşa'nın desteğiyle "Hürriyet" gazetesini çıkarmıştır. 1870'te zaptiye nazırı Hüsnü Paşa'nın çağrısıyla İstanbul'a dönmüştür. İstanbul'dan uzaklaştırılmak için Gelibolu mutasarrıflığına atanmıştır. Namık Kemal birçok arkadaşıyla birlikte tutuklanmış ve birçok kez sürgün edilmiştir. 2 Aralık 1888 günü 47 yaşında hayata veda etmiştir.
Namık Kemal’in eserleri aşağıda listelenmiştir.
2 Ağustos 1867’de İstanbul'da dünyaya gelen Ali Ekrem Bolayır'ın Feride ve Ulviye adına iki kız kardeşi vardır. Ali Ekrem Bolayır, babası Namık Kemal'in sürgün edilmesi nedeniyle eğitimine okulda değil özel hocalarla devam etmiştir ve iyi bir eğitim görmüştür. Çocuk yaşta edebiyatla tanışan Ali Ekrem Bolayır erken yaşta şiir yazmaya başlamıştır. Arapça, Farsça ve Fransızca öğrenmiştir.
İlköğrenimine dört yaşında Cerrahpaşa civarındaki Hobyar mahalle mektebinde başlamış ve Sofular Mahalle Mektebi'ne devam etmiştir. Sekiz yaşında bir yıl kadar Fâtih Askerî Rüşdiyesi’ne devam etmiştir ancak babasının önce Rodos’a, ardından Sakız’a sürgün edilmesi üzerine öğrenimi yarıda kalmıştır. Eğitimine, Midilli'de Namık Kemal ve diğer bazı kişiler tarafından verilen özel derslerle devam etmiştir. Arapçayı Murat Reis Dergâhı Post-nişîni Abdullah Efendi'den öğrenmiştir. Sıtkı Efendi'den usûl-i fıkıh ve ilm-i kelam dersleri almıştır. Ubeydullah Efendi'den hesap, Menemenlizade Rıfat Bey'den Türkçe ve Bogos Efendi'den Fransızca dersleri almıştır. Fransız, Arap ve Fars edebiyatlarını tanıma imkânı bulmuş ve küçük yaşlarından itibaren şiirle ilgilenmeye başlamıştır. Ayrıca avcılık, atıcılık ve askerlik talimi gibi konularda eğitim görmüştür.
Onlu yaşlarında şiir yazmaya başlayan Ali Ekrem Bolayır, on yedi, on sekiz yaşlarında düzgün sayılabilecek manzumeler yazmıştır. Mâbeyn’de görevli olduğu için yazılarında önce "İlham" sonra da uzun bir süre" A(yın) Nâdir" imzasını kullanmıştır. Servet-i Fünûn’un 1897 Türk-Yunan Savaşı nedeniyle yayımladığı özel sayıda yer alan “Vasiyet” adlı şiirinde Anadolu ağzını kullanarak konuşmaları doğallaştırmış, nazmı nesre yaklaştırdığı bu şiiriyle devrinde büyük bir yankı uyandırmıştır. Ali Ekrem Bolayır'ın yazdığı "Vasiyet" isimli şiirini İbnülemin Mahmut Kemal İnal "Bütün asarı bu manzumeden ibaret olsa Ekrem Bey, şairim diyenlerin pek çoğuna meydan okuyabilir" sözleriyle övmüştür.
Ali Ekrem Osmanlıca’nın ve aruzun güçlü bir koruyucusudur. Birçok şiirinde konuşma dilini ve hece veznini de kullanmıştır. Aruza Tevfik Fikret ve Mehmed Âkif kadar hâkim olamamıştır. Devrinin şiir anlayışı içinde kuvvetli bir şair olarak kabul görmüştür. Servet-i Fünûn şairleri arasında kişisel duyguların çerçevesinde kalmayarak sosyal konulara da yer vermiş, ancak şiirden çok nesirde başarılı olmuştur.
Ali Ekrem Bolayır, 1894 yılında Kavalalı Ahmet Celal Paşa’nın kızı Zeynep Celile Hanım ile evlenmiştir. Diğer eşi Lofçalı Ahmed Cevdet Paşa’nın en genç Torunu Azize Hanım’dır.
Kavalalı Ahmet Celal Paşa’nın kızı Zeynep Celile Hanım ile olan evliliğinden Mehmet Kemal Cezmi (1896) adında bir oğlu ve Ayşe Masume adında bir kızı (1899) olmuştur. Diğer eşi Lofçalı Ahmed Cevdet Paşa’nın en genç Torunu Azize Hanım ile olan evliliğinden ise Hatice Selma (1902) ve Fatma Beraat (1905) adlarında 2 kızı olmuştur.
Gırtlak kanserine yakalanan Ali Ekrem Bolayır, 70 yaşında vefat etmiştir.
Ali Ekrem Bolayır’ın mezarı Zincirlikuyu Mezarlığı’ndadır.
Servet-i Fünun hakkında yazılan kitaplar aşağıda listelenmiştir.