Ahmet Kutsi Tecer, 4 Eylül 1901'de Kudüs'te doğmuş; şiir, tiyatro ve araştırma - inceleme türünde kitaplar yazmış öğretmen, şair, tiyatro yazarı, folklor araştırmacısı ve siyasetçidir. Yaşam özeti incelendiğinde edebiyat dünyasında şiirleriyle öne çıktığı görülmektedir. Ahmet Kutsi Tecer'in biyografisi halk kültürü üzerine yaptığı araştırmalarla da önem taşır. Halk şairi Aşık Veysel’in Türkiye’de tanınmasını sağlamıştır. Eğitimine Kudüs’te Fransız Frerler Mektebi’nde başlayan Ahmet Kutsi Tecer, babasının tayiniyle Kırklareli'nde ilköğrenimini tamamlamış, İstanbul'da Kadıköy Sultânîsi ile Halkalı Ziraat Mektebi’ni bitirmiştir. 1929'da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nden mezun olmuştur. Tiyatro eserlerinden "Köşebaşı", İngilizce'ye çevrilmiştir. Ahmet Kutsi Tecer'in günümüzde baskısı bulunan 3 eseri, Bilge Kültür Sanat ve Mitos Boyut Yayınları tarafından yayımlanmaktadır.
Ahmet Kutsi Tecer, 5'ten fazla eser yazmıştır. Ahmet Kutsi Tecer'in bilinen kitapları aşağıda listelenmiştir:
Ahmet Kutsi Tecer'in ilk eseri 1932 yılında yayımlanan Şiirler kitabıdır.
Ahmet Kutsi Tecer, 5'ten fazla kitap yazmıştır.
Ahmet Kutsi Tecer’in 33 adet şiiri aşağıda listelenmiştir:
Ahmet Kutsi Tecer’in en ünlü şiirlerinden 5 tanesi aşağıda verilmiştir:
NERDESİN
Geceleyin bir ses böler uykumu,
İçim ürpermeyle dolar: -Nerdesin?
Arıyorum yıllar var ki ben onu,
Âşıkıyım beni çağıran bu sesin.
Gün olur sürüyüp beni derbeder,
Bu ses rüzgârlara karışır gider.
Gün olur peşimden yürür beraber,
Ansızın haykırır bana: -Nerdesin?
Bütün sevgileri atıp içimden,
Varlığımı yalnız ona verdim ben.
Elverir ki bir gün bana, derinden,
Ta derinden, bir gün bana "Gel" desin.
ORDA BİR KÖY VAR UZAKTA
Orda bir köy var, uzakta,
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak da
O köy bizim köyümüzdür.
Orda bir ev var, uzakta,
O ev bizim evimizdir.
Yatmasak da, kalkmasak da
O ev bizim evimizdir.
Orda bir ses var, uzakta,
O ses bizim sesimizdir.
Duymasak da, tınmasak da
O ses bizim sesimizdir.
Orda bir dağ var, uzakta,
O dağ bizim dağımızdır.
İnmesek de, çıkmasak da
O dağ bizim dağımızdır.
Orda bir yol var, uzakta,
O yol bizim yolumuzdur.
Dönmesek de, varmasak da
O yol bizim yolumuzdur.
HALAY
Çekin halay, çalsın durmadan sazlar,
Çekin ağır ağır, halay düzülsün.
Süzülsün oyunlar, süzülsün nazlar,
İnce beller, mahmur gözler süzülsün.
Tutun kızlar tutun, birleşsin eller,
Çalın sazlar çalın, kırılsın teller.
Dönün kızlar dönün, kıvrılsın beller,
Uzun, siyah saçlar tel tel çözülsün.
Kayan yıldız gibi geceki izden,
Bakışlar saçılsın kirpiğinizden,
Etekler içinde naz eden dizden,
Üzülsün bu deli gönlüm üzülsün...
29 EKİM
Bu sabah içimde bir tazelik var,
Bu seher, bu camdan giren gündüz, ben!
Sokaktan yükselen şu şen naralar,
Bu camdan bakınan, bu gülen yüz ben!
Nerede o dünkü ateşli nabız,
Nerede yastıkta kıvranan başım?
Bu sabah içimde çelikten bir hız,
Bu sabah en mutlu, en şen yurttaşım.
Az önce fecirle kaçan yıldızlar
Başımdan yağıyor daha bol, gümrah,
Şimdi benliğimde bir bütünlük var,
İçimde bir âlem gizli bu sabah.
Bu millet, bu insan, adı sanı Türk,
Bu toprak, bu vatan, güzel Türkeli,
Bu tarih, bu onur, bu sihirli yük,
Bu Bursa, bu Konya, bu usta eli.
Bu eşsiz İstanbul, bu tek Edirne,
Bu örnek Kayseri, Sivas, Erzurum,
Bu Fırat, Menderes, Çoruh, Ergene,
Bu İzmir, Adana, Urfa, bu Çorum.
…
ANNELER
Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna:
- Tenimde bir yara işler gibisin
Titrerim rüzgârlar keder vermesin.
Anneler beşikten der çocuğuna:
- Acını görmesin gözüm âlemde
Teselli demeksin bana son demde.
Bütün ümitleri yel alır gider,
- Tomurcuk açılır, sel alır gider,
Anneler büyütür, el alır gider...
Ahmet Kutsi Tecer, yaşamı boyunca toplam 160’tan fazla şiir yazmıştır.
Ahmet Kutsi Tecer’in en ünlü şiiri Nerdesin'dir.
Ahmet Kutsi Tecer'in en ünlü şiirlerinden biri olan Orda Bir Köy Var Uzakta, ilk kez 1941 yılında Yücel dergisinde yayımlanmıştır. Münir Ceyhan tarafından 1950'li yıllarda bestelenmiş, özellikle çocukluk çağlarında birçok kişinin zihnine yerleşmiştir. Şiir, uzakta kalan köy, ev, ses, dağ ve yol gibi sembollerle, insan kalbindeki aidiyet duygusunun önemini hatırlatır. Ait olmanın yalnızca fiziksel değil, kültürel, manevi ve ruhsal bir bağ olduğunu anlatır. Ahmet Kutsi Tecer'in sade ve akıcı dili sayesinde okurların zihninde canlı görüntüler oluşturur ve güçlü bir duygusal bağ kurar. Böylece insanın doğduğu topraklara, kültüre ve değerlere duyduğu derin özlemi sıcak ve etkileyici bir şekilde dile getirir.
Ahmet Kutsi Tecer, ilk şiirlerini 1921-1922 yılları arasında Dergâh dergisinde yayımlamıştır. İlk şiirlerinde aşk, yalnızlık, ölüm, üzüntü gibi temaları işlemiştir.
Ahmet Kutsi Tecer, Cumhuriyet Dönemi edebiyatının temel özelliklerini şiirlerine başarılı biçimde yansıtmış bir şairdir. Dilde sadeleşmenin önemsendiği, aruz ölçüsünün yerini hece ölçüsüne bıraktığı ve "Toplum İçin Sanat" anlayışının benimsendiği bu dönemin temel ilkeleri Tecer’in şiirlerinde de net olarak görülür. Şair, özellikle hece ölçüsünü tercih ederek çoğunlukla 11’li hece ölçüsüyle yazmıştır ve kafiye bakımından zengin bir anlayışa sahiptir. Tecer’in şiir dilinde yoğun bir halk dili etkisi hissedilir ve konuşma dilinden gelen "canım", "ciğerim", "koçum" gibi samimi hitapları kullanarak eserlerinde doğal ve rahat bir söyleyiş yakalamıştır. Şairlik yolculuğuna aşk, hüzün ve ölüm gibi bireysel konularla başlamış, zaman içerisinde Anadolu’nun tabiatı, köy yaşamı ve folklorik unsurlarla tanıştıktan sonra bu temalara ağırlık vermiştir. Anadolu folkloruna dair yaptığı çalışmalarla şiirini besleyip geliştiren Tecer, folklorik unsurları şiirlerinin odak noktasına yerleştirmiş ve şiirine yeni söyleyiş tarzları ekleyerek geleneği yenilikçi bir anlayışla yorumlamıştır. Tecer her ne kadar tiyatro ve piyes türlerinde eser verse de asıl yaratıcı yönü ve edebi kimliği şiirde ortaya çıkmış, Türk edebiyatında asıl kalıcı etkisini şiirleriyle bırakmıştır.
Ahmet Kutsi Tecer’in şiirlerinde en fazla kullandığı halk şiiri nazım şekli koşmadır.
Ahmet Kutsi Tecer, Cumhuriyet Dönemi halk şiiri geleneğini sürdürmüş ve geliştirmiştir. Memleket Edebiyatçıları arasında da yer almıştır.
Ahmet Kutsi Tecer, şiirlerinin neredeyse tamamında hece ölçüsünü kullanmış; özellikle de 11'li hece ölçüsünü tercih etmiştir.
Ahmet Kutsi Tecer, şiirlerinden 151 tanesinde tam, 36 tanesinde zengin, 34 tanesinde tunç ve 24 tanesinde yarım kafiye kullanmıştır.
Ahmet Kutsi Tecer, ilk şiirlerini 1921-1922 yıllarında Dergâh dergisinde ve 1924-1925 yıllarında ise Millî Mecmua dergisinde yayımlamıştır. Ahmet Kutsi Tecer şiirlerinin yayımlandığı diğer dergiler şunlardır:
Ahmet Kutsi Tecer, şair ve oyun yazarı kimliğinin yanı sıra inceleme yazarlığıyla da Türk edebiyatına önemli katkılar sağlamıştır. Özellikle Sivas'ta görev yaptığı dönemlerde halk şiiri ve âşık edebiyatı üzerine yaptığı araştırmalarla dikkat çeken Tecer, folklor ve tiyatro alanında da değerli incelemeler gerçekleştirmiştir. Ahmet Kutsi Tecer'in inceleme eserleri şunlardır:
Ahmet Kutsi Tecer, tiyatroya olan ilgisini henüz küçük yaşlarda keşfetmiş ve bu ilgisi daha okul yıllarındayken sahnelediği oyunlarla kendini göstermeye başlamıştır. İstanbul’da lise eğitimini sürdürürken Şehzadebaşı'ndaki oyunlardan ilham alarak piyes yazmaya yönelmiş, bu dönemde üç piyes denemesi kaleme almıştır. 1925 yılında Paris'e giderek Fransız ve Avrupa tiyatrosunu yakından tanıma fırsatı bulan Tecer, Türkiye’ye döndükten sonra Ziya Gökalp'in Millî Sanat anlayışından hareketle, Batı tekniği ile Anadolu'nun folklorik malzemelerini birleştirerek millî tiyatro anlayışını eserlerine yansıtmıştır.
Ahmet Kutsi Tecer’in tiyatro oyunları şunlardır:
Basılmış ve oynanmış eserleri:
Sadece oynanmış eserleri:
Basılmamış ve oynanmamış eserleri:
Ahmet Kutsi Tecer, Cumhuriyet Dönemi yazarıdır.
Ahmet Kutsi Tecer, “Toplum İçin Sanat” anlayışına sahip şair ve yazarlardandır.
Ahmet Kutsi Tecer, öncülüğünü Faruk Nafiz Çamlıbel’in yaptığı “Memleket Edebiyatı” anlayışını sürdürmüş bir şair ve yazardır.
Ahmet Kutsi Tecer, özellikle Sivas'ın Deliktaş köyünde doğan ünlü halk ozanı Âşık Ruhsatî'den etkilenmiştir. Ruhsatî’nin şiirlerinden ve edebî dünyasından ilham alan Tecer, şairin bir şiirinde geçen ve bölgedeki Tecer Dağı’nı çağrıştıran "Tecer" kelimesini kendisine soyadı olarak seçmiştir.
Ahmet Kutsi Tecer, Anadolu temalarını ele alış biçimi ve şiirlerinde folklorik unsurları ustaca kullanmasıyla kendisinden sonraki pek çok şair ve yazarı etkilemiştir. Özellikle folklora ve halk edebiyatına değer veren, millî kaynaklara yönelen sonraki kuşaklardan birçok edebiyatçı, Tecer'in açtığı yolda ilerlemiş ve onun sanat anlayışından ilham almıştır.
Ahmet Kutsi Tecer, edebiyatımız açısından hem akademik hem de sanatsal anlamda önemli bir yere sahiptir. Halk edebiyatını akademik düzeyde inceleyerek geleneksel motiflerin ve Anadolu kültürünün edebiyatımızda daha geniş biçimde yer almasını sağlamıştır. Halk şairlerini tanıtarak ve onların eserlerini gün ışığına çıkararak Türk edebiyatının zenginleşmesine büyük katkılarda bulunmuştur. Ahmet Kutsi Tecer'in edebiyatımızdaki asıl yaratıcı kimliği ise şiirde ortaya çıkmıştır. Her ne kadar yazdığı tiyatro oyunlarıyla da dikkat çekmiş olsa da edebiyatımızdaki kalıcı etkisi ve sanatsal gücünün odak noktası şiirleri olmuştur.
Ahmet Kutsi Tecer’in eserleri, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, Genç Oyuncular Oyun Yayınları, Bilge Kültür Sanat ve Mitos Boyut Yayınları gibi yayınevleri tarafından yayımlanmıştır. Şiirler ve düzyazılarının yayımlandığı dergi ve gazeteler ise şunlardır:
Ahmet Kutsi Tecer, yazarlığının yanı sıra özellikle eğitim alanında çok yönlü, aktif ve üretken bir kariyere sahip olmuştur. Öğretmen olarak başladığı meslek hayatında Gazi Öğretmen Okulu ve Terbiye Enstitüsü ile Sivas Lisesi başta olmak üzere birçok kurumda görev yapmış, bir süre Sivas Maarif Müdürlüğü'nü üstlenerek eğitim alanında yöneticilik de yapmıştır. Sivas'taki görevi sırasında Anadolu kültürünün tanıtılması ve halk edebiyatının yaşatılması için Âşıklar Bayramı'nı düzenleyip Sivas Halk Şairlerini Koruma Derneği'ni kurarak önemli kültürel faaliyetlere öncülük etmiştir. 1934'te Ankara'da Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Öğretim Şube Müdürlüğü'ne getirilmiş, bu dönemde Gazi Eğitim Enstitüsü ve Gazi Lisesi'nde ders vermeyi sürdürmüştür. Ayrıca Tecer, Ankara Devlet Konservatuarı'nın kuruluşunda ve özellikle halk müziği bölümünün açılmasında aktif rol almıştır.
Ahmet Kutsi Tecer, kariyerinin ilerleyen dönemlerinde eğitimcilik görevini İstanbul'da sürdürmüş; Galatasaray Lisesi, Belediye Konservatuarı, İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü, Güzel Sanatlar Akademisi ve İstanbul Radyosu gibi saygın kurumlarda felsefe, edebiyat ve estetik üzerine dersler vererek Türkiye'nin entelektüel birikimine katkıda bulunmuştur.
Ahmet Kutsi Tecer, eğitim, kültür ve sanat alanındaki faaliyetlerinin yanında aktif siyasette de yer almış bir isimdir. Siyaset hayatında Türk kültürünün korunması, tanıtılması ve geliştirilmesi için çalışmıştır. Siyaset anlayışının temelinde kültürel ve eğitim odaklı politikalar yer almıştır.
Ahmet Kutsi Tecer, aktif siyasi hayatına 1941 yılında Adana milletvekili olarak başlamış, ertesi yıl gerçekleşen genel seçimlerde ise Urfa milletvekili seçilerek 1946 yılına kadar Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapmıştır. Milletvekilliği döneminde sadece siyasi faaliyetlerle değil, kültürel ve sosyal alanlardaki katkılarıyla da dikkat çekmiştir. Özellikle 1941-1945 yılları arasında Halkevleri Genel Merkezi’nin yayın organı olan Ülkü Mecmuası'nın yazı işleri sorumluluğunu üstlenmiş, bu göreviyle Türk kültürünün ve millî değerlerin yaygınlaştırılması yönünde önemli çalışmalar yapmıştır. Böylece siyaset hayatında da eğitim ve kültür odaklı bir duruş sergileyen Tecer, milletvekilliği boyunca kültürel gelişime yönelik politikaları desteklemiştir.
Ahmet Kutsi Tecer, 1949 yılında Paris'te Kültür Ataşesi ve Öğrenci Müfettişi olarak görev yapmıştır. Bu dönemde Paris Millî Kütüphanesi’nde bulunan Türkçe yazmaları incelemiştir. 1950 yılında UNESCO İcra Komitesi'ne Türkiye adına delege olarak seçilen Tecer, bu görevi sırasında teşkilatın birçok toplantısına katılmış, özellikle edebiyat ve eğitim komisyonlarında aktif rol almıştır.
Ahmet Kutsi Tecer şiirlerinden alınmış en önemli 20 söz aşağıda listelenmiştir:
Ahmet Kutsi Tecer, 4 Eylül 1901 tarihinde Kudüs'te doğmuştur. Babası Abdurrahman Bey ve annesi Hatice Hanım aslen Erzincan'ın Kemaliye (Eğin) ilçesindendir. Kudüs'te dünyaya geldiği için, ailesi ona Kudüslü anlamına gelen "Kutsi" ismini vermiştir.
Ahmet Kutsi Tecer'in babası Abdurrahman Bey'dir. Telgrafçılık eğitimi almak üzere önce Tarsus'a, ardından İstanbul'daki Telgraf Nezareti Mektebi'ne giderek eğitimini tamamlamıştır. Karamürsel, Yalova, İzmir, Geyve ve Bolu gibi çeşitli yerlerde görev yapan Abdurrahman Bey, Bolu’da görev yaptığı sırada Hatice Hanım ile evlenmiştir. Bu evlilikten Ahmet Kutsi'nin yanı sıra Şerafettin, Mustafa Besim ve Firuze adlarında üç çocuğu daha olmuştur.
Ahmet Kutsi Tecer, çocukluk yıllarını babasının görevi nedeniyle farklı şehirlerde geçirmiştir. 4 Eylül 1901 tarihinde babasının Duyûn-i Umûmiye Reisi olarak görev yaptığı Kudüs'te dünyaya gelmiş ve burada bir Fransız okulunda ilkokul eğitimine başlamıştır. Babasının tayininin Kırklareli’ne çıkmasıyla ailesiyle birlikte Türkiye'ye gelen Tecer, ilk ve orta eğitimini burada tamamlamıştır. Çocukluğunda tiyatroya ve temsili oyunlara duyduğu merak onu henüz küçük yaşlarda arkadaşlarıyla birlikte tiyatro oyunları sahnelemeye yönlendirmiş, böylece sanatla iç içe bir çocukluk dönemi geçirmiştir. Kudüs'te başlayan hayat yolculuğu, farklı şehirlerde geçen çocukluk ve yetişkinlik yıllarıyla şekillenerek Tecer’in kültür ve sanata olan ilgisinin temelini oluşturmuştur.
Ahmet Kutsi Tecer, eğitim hayatına Kudüs’te bir Fransız okulunda başlamıştır. Babasının Kırklareli'ne tayin edilmesi üzerine ilk ve orta öğrenimini burada tamamlayan Tecer, lise eğitimini İstanbul'daki Kadıköy Sultanisi’nde sürdürmüş, ardından Halkalı’daki Ziraat Mekteb-i Âlisi’nden 1922 yılında mezun olmuştur. Bir süre İzmir'de çeşitli işlerde çalıştıktan sonra yeniden İstanbul'a dönen Ahmet Kutsi Tecer, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'ne kaydolmuş ve aynı dönemde Yüksek Öğretmen Okulu'nun bursunu kazanarak parasız yatılı hakkı elde etmiştir. Bu bursla Paris’e gönderilmişse de, orada kendisi için belirlenen biyoloji bölümüne değil, felsefe derslerine devam ettiği için herhangi bir diploma alamadan 1927’de Türkiye’ye dönmüştür. İstanbul Üniversitesi’nde yarım bıraktığı felsefe eğitimine kaldığı yerden devam ederek 1929 yılında mezun olmuştur.
Ahmet Kutsi Tecer, edebiyatımızda Anadolu kültürünü ve folklorik unsurları ustalıkla işleyen önemli bir şair ve yazardır. Cumhuriyet Dönemi edebiyatının ilkelerine uygun bir dil kullanmış, özellikle halk edebiyatından beslenerek hece ölçüsünü tercih etmiştir. Folklor araştırmaları ve halk şairlerini tanıtma faaliyetleri, Tecer'in edebî kişiliğinin şekillenmesinde etkili olmuştur. Başlangıçta bireysel temaları ele alan Tecer, zaman içinde Anadolu insanının coşku ve sorunlarını şiirlerine taşıyarak daha toplumsal bir çizgiye yönelmiştir. Yazdığı tiyatro eserleriyle de dikkat çekmiş olsa da, edebî yaratıcılığının asıl merkezi şiir olmuştur.
Ahmet Kutsi Tecer, 13 Aralık 1936 tarihinde kendisi gibi öğretmen olan Meliha Hanım'la evlenmiş; bu evlilikten bir oğlu ve bir kızı dünyaya gelmiştir. Ahmet Kutsi Tecer, eşi Meliha Hanım ile ilk kez İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde öğrenci olduğu yıllarda, Meliha Hanım'ın akademik bir çalışma için Ankara'ya gitmesiyle tanışmıştır. Meliha Hanım'ın nazik ve terbiyeli tavrından etkilenen Tecer, mezuniyetini beklemiş ve sonrasında mektupla evlilik teklifinde bulunmuştur. Meliha Hanım, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü mezunudur ve öğretmenlik, eğitimcilik ve idarecilik yapmıştır. 1979 yılında emekli olan Meliha Tecer, 7 Ağustos 2005 tarihinde hayatını kaybetmiştir.
Ahmet Kutsi Tecer'in, eşi Meliha Hanım'la evliliğinden Mehmet ve Leyla adlarında iki çocuğu olmuştur. Kızı Leyla Tecer, Ankara Devlet Tiyatroları'ndan emekli olarak sanat alanında başarılı bir kariyer yapmıştır. Oğlu Mehmet Tecer ise 26 Mart 2013 tarihinde vefat etmiştir.
Ahmet Kutsi Tecer, 65 yaşında vefat etmiştir. (Eylül 1901 - Temmuz 1967)
Ahmet Kutsi Tecer, 23 Temmuz 1967 tarihinde İstanbul'da siroz hastalığı nedeniyle vefat etmiş olup, Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedilmiştir. Ölümü, Türk edebiyat ve kültür dünyasında büyük üzüntü yaratmış, ardında bıraktığı değerli eserler ve yetiştirdiği genç nesiller sayesinde anısı günümüze kadar yaşamaya devam etmiştir.
Ahmet Kutsi Tecer hakkında bilgi içeren kitaplar ve çalışmalar aşağıda listelenmiştir: