Ahmet Hamdi Tanpınar, (23 Haziran 1901, İstanbul Şehzadebaşı - 24 Ocak 1962 İstanbul) mükemmeliyet fikriyle harmanladığı diliyle şiir, roman, hikâye, deneme ve araştırma-inceleme türlerinde yazan ve günümüze kadar 26 adet eseri bulunan şair, roman ve hikâye yazarı, edebiyat tarihçisi, edebiyat eleştirmeni, çevirmen ve öğretmendir.
Ahmet Hamdi Tanpınar, Hüseyin Fikri Efendi adında kadı bir babanın oğludur. Babasının mesleği gereği çocukluğunu ve ilk gençlik çağlarını Ergani-Madeni, Sinop, Kerkük ve Musul gibi Anadolu’nun farklı kültürlere sahip yerlerinde geçirmiştir. Biyografisinde yer alan bu farklı kültüre sahip yerler Tanpınar’ın yazım gücünü etkilemiştir. Kendisinden sekiz yaş büyük Nigâr Tümer adında bir ablası, yedi yaş küçük Kenan Tanpınar adında bir kardeşi vardır. Musul’da yaşadıkları dönemde annesi Nesime Bahriye Hanım’ın vefat üzerine babasının tayini ile 1916 yılının sonbaharında Antalya’ya yerleşmiştir. 1918’de Antalya Sultanisini bitirmiştir. 1918 Ağustos ayında İstanbul’a gelerek baytar mektebine kaydolmuştur. 1919 yılında Edebiyat Fakültesi’ne geçmiştir. Burada başta Yahya Kemal olmak üzere Rıza Tevfik, Mustafa Şekip, Necip Asım gibi önemli hocalardan dersler almıştır. Yaşam özetinde Ahmet Haşim de önemli bir yer tutmuştur.
Ahmet Hamdi Tanpınar, öğrenciliği devam ederken 1920 yılında ilk şiiri Şehriyar ve ilk hikâyesi Birinci İkramiye’yi yayınlamıştır. İlk şiirlerinin büyük bir kısmı 1921 yılında Dergâh dergisinde yayınlanır. Mezun olduğu 1923 yılında ilk kez öğretmenliğe Erzurum Lisesi’nde başlamıştır. 1925 yılında Konya’ya, 1927 yılında da Ankara’ya tayin edilmiştir. 1928-1932 yıllarında Ankara Erkek Lisesi, Gazi Terbiye Enstitüsü, Musiki Muallim Mektebi ve Ankara Kız Lisesi’nde edebiyat öğretmeni olarak görev yapmıştır. 1932 yılında İstanbul’a tayini çıkan Ahmet Hamdi Tanpınar, İstanbul Kadıköy Lisesi’nde öğretmenlik yapmıştır. 1933 Ekiminde Güzel Sanatlar Akademisi, Sanat Tarihi kürsüsünde estetik ve mitoloji hocalığı yapmaya başlamıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar,1939’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde açılan Yeni Türk Edebiyatı kürsüsünde profesör olarak atanmıştır. 1943 seçimleriyle Maraş Milletvekili olmuştur. 1946’da milletvekilliğinin sona ermesiyle Milli Eğitim müfettişi olarak görev yapmaya başlamıştır. 1948 yılında Güzel Sanatlar Akademi’sindeki görevine geri dönmüştür. 1949’da Edebiyat Fakültesi’ndeki görevine tekrar atanmış olan Ahmet Hamdi Tanpınar, vefatına kadar buradaki görevini sürdürmeye devam etmiştir.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın kitap halinde yayımlanan ilk eseri Tevfik Fikret: Hayatı, Şahsiyeti, Şiirleri ve Eserlerinden Parçalar’dır(Semih Lütfi Kitabevi, İstanbul 1937). 1942’de kitap halinde yayınlanan ikinci eseri Namık Kemal Antolojisi’dir (Ahmet Halit Kitabevi, İstanbul). 1943’de Hikâyeleri Abdullah Efendi’nin Rüyaları adı altında kitaplaşmıştır (Ahmet Halit Kitabevi, İstanbul). 1944 yılında ilk romanı Mahur Beste, Ülkü dergisinde tefrika edilmiştir. 1946 yılında kitap haline getirdiği Beş Şehir adlı eserini yayınlamıştır (Ülkü Yayınları, Ankara). 1948’de Huzur romanı Cumhuriyet gazetesinde tefrika edilmeye başlanır, bir yıl sonra da kitap halinde yayınlanmıştır (Remzi Yayınevi, İstanbul). 1949’da On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi yayımlanmıştır (Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul). İkinci hikâye kitabıYaz Yağmuru 1955 yılında yayımlanmıştır ( Nakışlar Kitabevi, İstanbul). Şiir kitabı ilk kez Şiirler adıyla 1961 yılında yayınlanmıştır (Yeditepe Yayınları, İstanbul). 1961 Yılında Saatleri Ayarlama Enstitüsü yayımlanmıştır (Remzi Yayınevi, İstanbul).
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 25 adet eseri aşağıda listelenmiştir.
Ahmet Hamdi Tanpınar, “ Şehriyar” adını taşıyan ilk şiirini arkadaşı Rıfkı Melûl Meriç’e ithaf ederek 5 Kasım 1920 yılında yayınlamıştır. “ Birinci İkramiye” isimli ilk hikâyesini 28 Ağustos 1920 yılında yayınlamıştır.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın günümüze kadar ulaşmış 26 tane eseri vardır.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 43 adet şiiri aşağıda listelenmiştir, ayrıca bilinen önemli şiirlerinden 5 adet örnek verilmiştir.
BURSA’DA ZAMAN
Bursa’da bir eski cami avlusu,
Küçük Şadırvanda Şakırdayan su;
Orhan zamanından kalma bir duvar…
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar
Eliyor dört yana sakin bir günü.
Bir rüyadan arta kalmanın hüznü
İçinde gülüyor bana derinden.
Yüzlerce çeşmenin serinliğinden
Ovanın yeşili göğün mavisi
Ve mimarîlerin en ilahisi.
Bir zafer müjdesi burda her isim:
Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim
Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın
Hâlâ bu taşlarda gülen rüyanın.
Güvercin bakışlı sessizlik bile
Çınlıyor bir sonsuzluk devam vehmiyle.
Gümüşlü bir fecrin zafer aynası,
Muradiye, sabrın acı meyvası,
Ömrünün timsali beyaz Nilüfer,
Türbeler, camiler, eski bahçeler,
Şanlı hikâyesini binlerce erin
Sesi nabzım olmuş hengâmelerin
Nakleder yâdını gelen geçene.
Bu hayalde uyur Bursa her gece,
Her şafak onunla uyanır, güler
Serin hülyasıyla çeşmelerinin.
Başındayım sanki bir mucizenin
Su sesi ve kanat şakırtısından
Billur bir âvize Bursa’da zaman.
Yeşil türbesini gezdik dün akşam,
Duyduk bir musiki gibi zamandan
Çinilere sinmiş Kur’an sesini.
Fetih günlerinin saf neşesini
Aydınlanmış buldum tebessümünle.
İsterdim bu eski yerde seninle
Baş başa uyumak son uykumuzu,
Bu halay içinde… Ve ufkumuzu
Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk,
Havayı dolduran uhrevî âhenk.
Bir ilah uykusu olur elbette
Ölüm bu tılsımlı ebediyette,
Belki de rüyası büyük cetlerin,
Beyaz bahçesinde su seslerinin
NE İÇİNDEYİM ZAMANIN
Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpâre, geniş bir ânın
Parçalanmaz akışında
Bir garip rüya rengiyle
Uyumuş gibi her şekil,
Rüzgârda uçan tüy bile
Benim kadar hafif değil.
Başım sükûtu öğüten
Uçsuz, bucaksız değirmen;
İçim muradına ermiş
Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık
Olmuş dünya sezmekteyim,
Mavi, masmavi bir ışık
Ortasında yüzmekteyim.
BİR GÜL BU KARANLIKLARDA
Bir gül, bu karanlıklarda
Sükûta kendini mercan
Bir kadeh gibi sunmada
Zamanın aralığından.
Başında bu mucizenin
Sesler, kokular ve renkler
Bilmiyorum hangi derin
Ve uzak hayali bekler.
Ve diyor fecirden berrak
Sesiyle hep ürperişte,
Geceyi yumuşatarak;
“Bütün gözyaşların işte!
“ Serinletmesin ne çıkar
“ Bu ümitsiz yalvarışı,
“Hiçbir meyve, ne de pınar,
“Ne de günlerin akışı!
“Yetmez mi bu müjde sana,
“Aydınlatırsam alnını,
“Ben her rüyayı zamana
“Taşıyan yıldız kervanı!”
MAVİ, MAVİYDİ GÖKYÜZÜ
Mavi, maviydi gökyüzü
Bulutlar beyaz, beyazdı
Boşluğu ve üzüntüsü
İçinde ne garip yazdı…
Garip, güzel, sonra mahzun
Işıkla yağmur beraber,
Bir türkü ki gamlı, uzun,
Ve sen gülünce açan güller,
Beyaz, beyazdı bulutlar,
Gölgeler buğulu, derin;
Ah o hiç dinmeyen rüzgâr
Ve uykusu çiçeklerin.
Mor aydınlıkta bir çınar
Veya kestane dibinde;
Mahmur süzülen bakışlar
İkindi saatlerinde…
Birden gülümseyen yüzün
Sabahların aynasında
Ve beni çıldırtan hüzün
İki bakış arasında.
Kim bilir şimdi neredesin?
Senindir yine akşamlar;
Merdivende ayak sesin
Rıhtım taşında gölgen var.
EŞİK
Basma bu eşikte benim kalbim var,
Kalbim ki bir uzak hayale ağlar
Kıskanç bir büyüdür bana uzletim
Zalim arzularla tutuşan etim,
Her akşam bir çarmıh olur ruhuma
Ben de bilmem nasıl diner bu humma;
Saatler işkence, günler celladım,
Ne ben yalnızlığa bir lahza kandım.
Ne de yalnızlığım benden usandı.
Tahtayı kurt oydu, taş yosunlandı,
Yabanî otlarla örtüldü duvar;
Mermer Havuzlarda köpüren sular
Kâh bir ayna oldu kamaşan güne,
Kâh bağrım açıldı bütün hüznüne
Ufukları sarsan geniş rüzgârın
Benden sor sırrını bu boş yolların
Benden sor, ve benden dinle akşamı.
Ahmet Hamdi Tanpınar 102 tane şiir yazmıştır.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın en çok bilinen şiiri Bursa’da Zaman adlı şiirdir.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ilk şiiri arkadaşı Rıfkı Melûl Meriç’e ithaf ettiği “Şehriyar” şiiridir. (Cağaloğlu, 1 Teşrin-i sani 1335/ Kasım 1919 Şebab, nu.15, 5 Teşrin-i sani 1336/Kasım 1920, s. 369-370). Ahmet Hamdi Tanpınar henüz 19 yaşındayken yayımlamıştır.
Ahmet Hamdi Tanpınar şiirlerinin çoğunluğunu hece vezni ile yazmıştır. Vezin ve kafiyeli klasik tarzda şiirde ısrar eden Tanpınar, edebi yaşamının son zamanlarında serbest tarzda şiirler de yazmıştır. Sonsuza kadar varlığını devam ettirecek şiirler yazmak isteyen Tanpınar, şiirlerinde mükemmele ulaşmaya çalışmıştır. Şiir ve nesri tamamen birbirinden ayıran Tanpınar için şiir “halis sanattır” .
Türk edebiyatında en çok Yahya Kemal ve Ahmet Haşim’den etkilenmiştir. Batı Edebiyatından ise Fransız sembolist şairlerden: Paul Valery, S. Mallarme, Charles Baudelaire’den etkilenmiştir.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ı diğer şairlerden ayıran tarafı şiir ile rüya arasında kurduğu bağlantıdır. Tanpınar rüyalarda derin anlamlar bulur. Şiir onun için dil aracılığıyla rüya hali yaratmaktır. Şiirlerinde insan ruhunun ve hayatının sırlarını aramıştır, ayrıca şiiri sanatın özü olarak görmesi sebebiyle günlük hayatın ve toplumsal yaşamın sorunlarına yer vermemiştir.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın şiirleri lirik türdedir.
Ahmet Hamdi Tanpınar, şiire soyut açıdan yaklaşmıştır. Şiirinin derin ve mistik olmasını istemiştir. Şiir dilinin günlük konuşma dilinden farklı olması gerektiğini söylemiştir. Şiir konusunda üstünde en çok durduğu konu dil olmuştur. Şiirin şekline de önem vermiştir. Kafiye ve veznin önemini vurgulamıştır. Şiirin diğer güzel sanatlara da ilişkisi olduğu görüşünü savunmuştur. Şiirde musikiyi çok önemsemiştir. Musiki, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın şiirinin olmazsa olmazıdır. Şiirde muhtevanın ancak şekille bir bütün olarak var olabileceğini düşünmüştür. Şiiri bir bütün olarak görmüştür.
Ahmet Hamdi Tanpınar, şiiri düz yazıdan kesinlikle ayırmış, şiire büyük değer vermiştir. O şiirinde insan ruhunun derinliklerine inerek hayatın sırlarını aramaktadır. Şiirinde rüya büyük bir öneme sahiptir. Şiirinde dil vasıtasıyla bir çeşit rüya hali yaratmaya çalışmıştır. Mükemmeliyetçi bir şiir anlayışı ile bir şiir üzerinde uzun yıllar çalışmıştır.
Ahmet Hamdi Tanpınar, çoğunlukla hece ölçüsü ile şiir yazmıştır. Hece ölçüsüne oranla sayıları serbest ölçüyle kaleme aldığı şiirleri de vardır.
Ahmet Hamdi Tanpınar, şiirlerinde çeşitli kafiyeler kullanmıştır.
“ Mavi, maviydi gökyüzü
Bulutlar beyaz, beyazdı
Boşluğu ve üzüntüsü
İçinde ne garip yazdı…
…
Beyaz, beyazdı bulutlar,
Gölgeler buğulu, derin;
Ah o hiç dinmeyen rüzgâr
Ve uykusu çiçeklerin”
“Mavi, Maviydi Gökyüzü” şiirinden alınan bu dörtlüklerden ilkinde zengin kafiye ve yarım kafiye örnekleri görürken ikinci dörtlükte tam kafiye örnekleri görülmektedir.
“Yollar çok erken akşamda silindi,
Kalmadı kaybolma ümidim bile;
Başka bir şey örttü ayak sesini
Ay rengi sessizliğin ötesinde.”
“Yollar Çok Erken” şiirinin ilk dörtlüğünde yarım kafiye örneklerini görülmektedir.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ilk şiirleri Dergâh dergisinde yayımlanmıştır.
Mahur Beste, Ahmet Hamdi Tanpınar’ınilk romanıdır. 1944 yılında 56. sayıdan itibaren “Ülkü” dergisinde tefrika edilmiştir. 1975 yılında ise basılmıştır. Konusu: Abdülhamit döneminde yaşayan ilmiye sınıfına mensup kişilerin ailelerinin çöküşü, evlatlarının babalarının yolundan gidemeyip yönlerini bulamamaları üzerinden Osmanlı medeniyetinin ve şarkın yıkılışını konu edinir.
Huzurromanı yazarın en sevilen romanlarındandır. 1948 yılında Cumhuriyet gazetesinde tefrika edilmeye başlanır. Tefrika edilmesinden bir yıl sonra Ahmet Hamdi Tanpınar, romanda değişiklikler yaparak 1949 yılında Remzi Kitabevinden kitabını yayımlar. Romanın konusu: annesi ve babasını erken yaşlarda kaybeden roman kahramanı Mümtaz, roman boyunca iç huzurunu arar. Ahmet Hamdi Tanpınar, birtakım değerler arasındaki çatışmanın yarattığı bunalımı Mümtaz’ın kişiliğinde dile getirmiştir.
Sahnenin Dışındakiler romanı ilk kez 1950 yılında Yeni İstanbul gazetesinde tefrika edilir. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın vefatından sonra 1973 yılında yayımlanmıştır. Konusu: İşgal altında Milli Mücadele’nin dışında kalan İstanbul’daki, parti çekişmeleri, dönemin şartlarının vermiş olduğu bezginliği, çıkarcı kişilerle, vatan sevgisi taşıyan kişiler arasında Cemal’in eski aşkı Sabiha’yı arayışını anlatır.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü1954’te Yeni İstanbul gazetesinde tefrika edilir. 1961 yılında Remzi Kitabevinden yayımlanır. Konusu: Doğu ve Batı medeniyetleri arasında kalan insanımızı trajedisini ironik bir dille Hayri İrdal’ın ağzından bize anlatır. Eleştirel bir romandır.
Aydaki Kadınromanı, Güler Güven tarafından Tanpınar’ın müsveddeleri arasında bulunmuş ve 1987 yılında Adam Yayınları tarafından basılmıştır. Konusu: “İflas” isminde iki bölümden ( İç İçe- Karşı Karşıya) bir roman yazmak isteyen Selim’in gözünden arzu, terk edilmişlik, yalnızlık, gibi duygular sosyal, siyasal ve kültürel çürümeleri arka plana alarak okuyucuya yansıtır.
Beş Şehir, ilk olarak 1946 yılında Ankara’da basılmıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar tarafından yeniden ele alınmış ikinci baskısı 1960 yılında, Ankara’da yayımlanmıştır. 2000 yılında ise her iki baskısını da karşılaştıran M. Fatih Andı’nın düzenlemesi ile İstanbul’da yayımlanmıştır. Köklü değerleriyle geleceğe uzanan Ankara, Erzurum, Konya, Bursa ve İstanbul’u kendi gözlemleri ile anlatır.
Ahmet Hamdi Tanpınar, Türkçede benzeri bulunmayan bir deneme yazmıştır. Hocası Yahya Kemal’in metodunu kullanarak, Türk milletinin ruhunu eserlerinde vücuda getirmiştir. Ele aldığı şehirleri sanatla birlikte ele almıştır. Dili, her eserinde olduğu gibi titizlikle işlemiş ve akıcı bir üslupla eserini ele almıştır.
Yaşadığım Gibi,1970’de İstanbul’da yayımlanmıştır. 2005 yılında ilaveler yapılarak yeniden basılmıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın gazete ve dergilerdeki yazılarının derlenmesinden oluşmaktadır. Geniş kültür ve sanat bilgisiyle ele aldığı yazılarında dili ustaca kullanmıştır. Akıcı bir üslup kullanmıştır.
Mücevherlerin Sırrı, ilk olarak 2002 yılında, ilavelerle 2004 yılında İstanbul’da yayımlanmıştır. “Yaşadığım Gibi” kitabıyla aynı şekilde Ahmet Hamdi Tanpınar’ın gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılarının derlemesinden oluşmuştur. Zamanı bir bütün olarak ele alan ve çeşitli yönlerde donanım sahibi olan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın çeşitli yönlerinin bir araya geldiği bir eserdir. Dili ustaca kullanmıştır. Akıcı bir üslubu vardır.
Hayatı, tabiatı ve insanın dış gerçeğini yansıtma yolunda kalemlerin yarıştı bir dönemde Ahmet Hamdi Tanpınar, hikâyeciliğe yeni bir renk ve ses getirmiştir. Bakışları kendi derinliğine yönelmiş, yaşanılan andan kaçmaya hazır, tedirgin bir ruh haliyle karşılaşırız. Çıplak gerçek yerini sezgi ve intibaa bırakmıştır. İnsanlar arası çatışma da yerini bireyin kendisi ile hesaplaşmasına bırakır. Genel olarak insanın iç dünyasının çöküşünü, hayatın gerçeklerinden kaçarak ruhunda yarattığı rüya âlemine sığınışını anlatır.
Abdullah Efendini Rüyaları Ahmet Halit Kitabevi tarafından 1943 yılında, İstanbul’da yayımlanmıştır. (İçindekiler: Geçmiş Zaman Elbiseleri, Bir Yol, Erzurumlu Tahsin, Evin Sahibi) Derin psikoloji ile açıklanabilecek fantezilerle doludur. Dilin katmanlarını çok iyi kullanan Ahmet Hamdi Tanpınar, şiirde olduğu gibi hikâyelerinde de anlamı yoğunlaştırmıştır. İnsanı, büyülü bir rüya âlemindeymişçesine saran bir üslup kullanmıştır.
Yaz Yağmuru, Nakışlar Kitabevinden 1955 yılında yayımlanır. ( İçindekiler: Teslim, Acıbadem’deki Köşk, Rüyalar, Âdem’le Havva, Bir Tren Yolculuğu, Yaz Gecesi) İnsan Ruhunun derinliklerinde dolaşan Ahmet Hamdi Tanpınar, kitabında yer alan hikâyelerinde kendi hikâye tarzını sürdürmektedir. Dili ve üslubu ustacadır.
Kitapların Dışındaki Hikâyeler: Birinci İkramiye, Emirgan’da Akşam Saati, Fal, Son Meclis
Günümüzde tüm hikâyeler Dergâh Yayınları tarafından tek bir kitap halinde satılmaktadır.
Tevfik Fikret: Hayatı, Şahsiyeti, Şiir ve Eserlerinden Parçalar, ilk olarak 1937 yılında Semi Lütfi Kitabevi’nde yayımlanır.
Namık Kemal Antolojisi, 1942 yılında Ahmet Halit Kitabevinden çıkar.
On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi, 1949 yılında Edebiyat Fakültesi Yayınları tarafından basılır. Düz yazıda adeta şiirsel bir dil kullanmıştır. Yapmış olduğu tespitler ve bu tespitleri okuyucuya aktarış tarzı günümüzde bile az rastlanır boyuttadır. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dili ve üslubu ustacadır.
Yahya Kemal, ilk olarak 1962 yılında İstanbul’da yayınlanır. 2001 Yılında Abdullah Uçman’ın notlarıyla tekrar yayınlanmıştır. Dili ve Üslubu ustaca kullanmıştır.
Edebiyat Üzerine Makaleler, 1969 yılında İstanbul’da yayımlanır. Zeynep Kerman tarafından hazırlanan eserde Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 117 makalesi bulunmaktadır. Ahmet Hamdi Tanpınar, edebiyat üzerinde geniş bilgilere sahiptir. Bu bilgileri bize makalelerinde akıcı dili ve etkileyici üslubu ile aktarmıştır.
Günlükleri Işığında Tanpınar’la Baş Başa, İnci Enginün ve Zeynep Kerman tarafından hazırlanmıştır. İlk baskısı 20007 Yılının Aralık ayıdır. Bu eser Ahmet Hamdi Tanpınar’ın hayatını daha yakından görmemizi sağlamıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın en çıplak olduğu eserleri günlükleridir. Ahmet Hamdi Tanpınar, günlüklerinde dili ve üslup konusunda doğal olarak diğer eserlerine göre daha az uğraşmıştır. Bu eser yazarın vefatının ardından bulunabilen günlüklerinden oluştuğu için yer yer boşluklar olsa da eser yazarı okuyucuya yaklaştırmaktadır.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın şiir ve dil üzerindeki ısrarı çevirilerine de büyük bir özen göstermesini sağlamıştır. Çevirilerinde dili ustaca kullanmıştır. Yaşamı boyunca çok fazla çevirilerini yayınlamamıştır. En çok Valery’den çeviriler yapmıştır. Valery’den yaptığı çeviriler rüya estetiğinin kaynaklarındadır. Çevirilerinde yapmış olduğu tercihler Ahmet Hamdi Tanpınar’ın edebi kişiliğini yansıtmaktadır. Kitap olarak basılmış sadece iki adet çevirisi vardır. Bunlar:
Euripides‘in üç oyunu: Alkestis ( 1943), Elektra (1943), Medeia (1943)
Henri Lechat ‘tan çevirdiği Yunan Heykeli (1945)
Ahmet Hamdi Tanpınar, Sembolizm akımından etkilenmiştir. Sembolizm 19. Yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmış bir akımdır. Parnasizme bir tepkidir. Sembolizm insanın iç dünyasına yönelir. Somut varlıklar, insan duyuları ile dış dünya arasında köprü kurulmasını sağlayan semboller olarak kabul edilir. Dış gerçeği insanın algılayış biçiminin var ettiğini söylerler. Sembollerle dış çevrenin insan üzerindeki etkisini anlatmışlardır. Müzikaliteyi şiirin amacı haline getirmişlerdir. Şiir öğretici değildir. Anlam açıklığına karşıdırlar. Örtülü ifadeler kullanırlar. Gerçekten ve çirkinden hayal yolu ile kaçarlar.
Ahmet Hamdi Tanpınar gibi sembolizm akımını benimsemiş diğer yazarlardan bazıları şunlardır:
Ahmet Hamdi Tanpınar, 1901-1962 yılları arasında yaşamıştır. Cumhuriyet dönemi yazarlarındandır. Saf şiir anlayışını benimsemiştir. Saf şiir anlayışının öncüsü olarak Ahmet Haşim kabul edilmiştir. Saf şiir anlayışını benimsemiş şairler için önemli olan iyi ve güzel şiir yazmaktır. Kendilerine özgü imge düzeni oluşturmuşlardır. Bu imgelerle dilin anlam olanaklarını genişletmeyi hedeflemişlerdir. Dili yüceltmişlerdir. Şiirle estetik zevk vermek istemişlerdir. Şiire ideolojiyi sokmamışlardır. Şiirlerde soyut, düşsel ve bireysel yön ağır basmıştır. Biçim ve mükemmele ulaşma endişesi duymuşlardır. Simgecilik, mit, rüya, gizem, masal, ölüm ruh ve bireysellik başlıca temalarıdır.
Saf Şiir Anlayışını benimsemiş bazı şairler aşağıda listelenmiştir:
Ahmet Hamdi Tanpınar, sanat sanat içindir görüşünü savunur.
Ahmet Hamdi Tanpınar yazı hayatı boyunca birçok yazardan etkilenmiştir. Etkilendiği yazarlar aşağıda listelenmiştir.
Ahmet Hamdi Tanpınar, edebiyatın birçok alanında, çoğunluğun beğenisini kazanmış eserler yazmıştır. Derin ve etkileyici dili ile eser veren Tanpınar, rüya ve zamana karşı bakış açısı ile edebiyatımızda yeni bir ufuk açmıştır.
Ahmet Hamdi Tanpınar, Cumhuriyet devrinde yetişmiş en büyük fikir ve sanat adamlarından birisidir. Yahya Kemal ve Paul Valery’nin mükemmeliyet fikrini benimsemiştir. Fazla şiir yazmamış ve yayınlanmamış olmasının nedenlerinden biri de bu mükemmeliyet fikridir. Yazdığı şiirler Türk edebiyatı için hem dil, hem fikir açısından büyük önem taşımaktadır. Dili kullanışı ve üslubu bakımından birçok yazara ilham olmuştur. Entelektüel birikimini eserlerine yansıtmıştır.
Baba tarafından aslen Batumlu ’dur. Anne tarafından Trabzonlu ‘dur.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın babası aslen Batumlu olan Hüseyin Fikri Efendi’dir ( 1852-1935). 1918 yılında kadılıktan emekli olmuştur.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın çocukluğu babasının görevi nedeniyle Anadolu’nun farklı yerlerinde geçmiştir. 1902-1905 yıllarında Ergani-Maden’de ailecek yaşarken 1905’de İstanbul’a dönmüştür. 1908’e kadar İstanbul’da geçirilen bu dönemde Ravza-i Maarif İptidai mektebine başlamıştır. Temmuz 1908, Haziran 1910 yıllarında eğitimini Sinop Rüştiye’de devam ettirmiştir. 1910-1913 yıllarını Siirt’te geçirmiştir. Burada Fransız Dominicain misyoner mektebine devam etmiştir. 1913-1914 Yıllarında tekrar İstanbul’a gelmiştir. Bu dönemde İstanbul’da Vefa İdadisinde okumuştur. 1914- 1916 yıllarında Kerkük’te idadi eğitimini sürdürmüştür. Burası Ahmet Hamdi Tanpınar’ın okuma zevkinin başladığı yer olmuştur. Bu dönemde Kısas-ı Enbiya, Cezmi, Celal’i okumuştur.
Babasının Antalya’ya atanması ile 1916 yılının Ekim ayında yola çıkarlar. Annesi Bahriye Hanım’ın hastalanması üzerine Musul’da mola verirler. Annesi burada vefat eden Tanpınar, bu ölümden çok etkilenir. Yaklaşık on beş yaşlarındayken annesini kaybetmiştir. Annesinin acısını şiirlerine de taşır. Yayınlanmış ilk şiirlerinden birisi annesi hakkındadır. Antalya’ya babası, anneannesi, ablası ve kardeşi ile yerleşirler. 1918 yılına kadar burada yaşarlar. Okuma tutkusunu burada geliştirmiştir. Yeni Mecmua’yı, Yahya Kemal’in gazellerini, Ahmet Haşim’in şiirlerini burada tanır.
Ahmet Hamdi Tanpınar, 1908 Yılında İstanbul’da Ravza-i Marif İptidai mektebine başlar. 1908-1910 yıllarında Sinop Rüştiyesine devam eder. 1910-1913 yıllarında Siirt’te Fransız Dominicain misyoner mektebine devam eder. 1913-1914 yıllarında İstanbul’da Vefa İdadisini okur. 1914-1916 yıllarında Kerkük’te idadi eğitimini sürdürür. 1918’de yükseköğrenim için İstanbul’a gelir. Önce Halkalı Baytar mektebine kaydolur, bir yıl sonra 1919 Ekim ayında sonra Darülfünün’a kaydolur. Edebiyat bölümünde Yahya Kemal’in ders verdiğini öğrenince de edebiyat bölümüne devam eder. Burada Yahya Kemal’in dersleriyle eski şiirin lezzetini tatmıştır.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın öğretmenleri başta Yahya Kemal olmak üzere Cenab Şahabeddin, Ömer Ferit Kam, Babanzâde Ahmed Naim gibi hocalardan ders almıştır.
Ahmet Hamdi Tanpınar mükemmeliyetçi bir yazardır. Dil konusuna çok önem vermiş, dili en güzel biçimde kullanmaya çalışmıştır. Eserlerinde katmanlı anlatımlara ve edebi sanatlara sıkça yer verir. Entelektüel birikimi yüksek yazarlarımızdandır.
Ahmet Hamdi Tanpınar evlilik yapmamıştır.
Ahmet Hamdi Tanpınar, 1962 yılı 24 Ocak sabahı 61 yaşında vefat etmiştir.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın mezarı Rumeli Hisarı’nda, Yahya Kemal’in mezarının yanındadır.
Ahmet Hamdi Tanpınar hakkında yapılan çalışmalar aşağıda listelenmiştir
İnci Enginün- Ahmet Hamdi Tanpınar, Dergâh Yayınları, İstanbul
Mehmet Kaplan-Tanpınar’ın Şiir Dünyası, Dergâh Yayınları İstanbul
Mehmet Kaplan-Yavaş Yavaş Aydınlanan Tanpınar, Dergâh Yayınları, İstanbul
Erol Gökşen-Tanpınar’dan Çeviriler, Dergâh Yayınları, İstanbul
Bibliyografya
Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, İstanbul, Ağustos 2020, Dergâh Yayınları
Ahmet Hamdi Tanpınar, Bütün Şiirleri, İstanbul, Mart 2019, Dergâh Yayınları
Berna Moran , Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 1, İstanbul, 2001, İletişim Yayınevi