İran-Irak savaşı, Türkiye’deki 12 Eylül 1980 faşist darbesi ve akabinde 15 Ağustos 1984’te başlayan -düşük yoğunluklu çatışma- süreci, Halepçe katliamı, Körfez Savaşı ve son olarak da yine Türkiye’de 1992 yılında uygulamaya konulan "Topyekün Savaş"; Kürt kaçışının başlıca sebepleri arasında sayılıyor. Avrupa’ya Kürt göçünde, her ne kadar "ekonomik" nedenin de önemli ölçüde yer tuttuğu ileri sürülse de, bunun da izlenen "siyasetin" bir sonucu olduğunu kabul etmek gerekiyor.Sürgün ve hasret, laneti tarihten devralınmış bir kader gibi Kürdü almış, dünyanın dört bir yanına savurmuştur! Bugün dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin mutlaka Kürtlerle karşılaşırsınız. Kendi kapalı devresinde yaşayan ülkesini, töresini, ulusal değerlerini gittiği her yere götüren, birçok yerde de itilip kakılan, bulunduğu ülkenin çöpçüsü, işçisi yada bekçisi olmaktan öteye gidemeyen, gitmesine fırsat verilmeyen, acılı, sancılı ve kahırlı Kürtlerle, yeryüzünün her yerinde yüz yüze gelebilirsiniz.Hangi ülkeye giderseniz gidin, Kürde kan kusturmakta olan kanlı vede kirli bir rejimden, sevgi nedir bilmeyen, barışı, özgürlüğü, farklılığı, eşitliği ve kardeşliği düşman belleyen bir devletten kaçmış Kürtlerle karşılaşabilirsiniz!