Tükendi
Gelince Haber VerAkademisyen, denemeci, fotoğrafçı, gezgin, kültür tarihçisi, hoca, dost, gönül adamı…
Orhan Okay isminin önüne ne koysak hep eksik kalır. Çünkü ömrünü bir entelektüel olmak yanında mütevazı bir insan olmakla birlikte geçirmiş, merak duygusunu kendisine has sükunetle harmanlamış, çalışkanlığı her biri kendi sahasında referans değeri kazanmış eserlerle taçlandırmış, İstanbullu ama Anadolu’ya açık, güler yüzlü, saygı ve ciddiyet dengesini ustalıkla kurmuş hasılı Orhan Okay olmayı adeta bir eser olarak yaratmış şahsiyetten söz ediyoruz. Abartısız Orhan Okay kültürümüzün ve insanımızın son çehrelerinden birisidir.
Daha çocukluğundan itibaren sönüp gitmekte olan eski İstanbul kültür ve yaşayışının dikkatli bir gözlemcisi olmakla yetinmemiş bir öğrenci olarak kendi yetenek ve isteklerinin peşine düşmüştür. “Ben Tanpınar gibi bir sanatkar olmak isterdim” diye kurduğu cümle, Tanpınar’ın eser ve hayat arasına sıkışmış tutkularını da yansıtır bir yandan. Bir ilim adamı olarak belirdikçe geçmiş ile gelecek arasında insanı asıl kuran değerlerin farkında bir şahsiyet olarak sadece kendi ilgi alanına sığınmamış, insanı, kültürü, hayatı, sanatı, düşünceyi ilgilendiren her konuda donanımlı olmak için çaba harcamıştır. Orhan Okay’ın kişiliği ve hayatında birleşen temel dinamik kaybettiklerimiz kadar peşine düştüklerimizdir.
Elinizdeki kitap bu başka, bambaşka insanı, hocayı, dostu, mümkün olduğunca çok cephesiyle tanıtmaya, anlamaya yönelik bir öneri çalışmasıdır. Neredeyse ömrünü verdiği Ahmet Hamdi Tanpınar biyografisi benzeri bir çalışmaya niyetlenecekler için de hazırlık değeri taşıması umulur.