Orta Doğu’da yirminci asrın başlarında mayalanmaya başlayan, 14 Mayıs 1948’de İsrail Devleti’nin kurulmasıyla yarım asrı geçen çatışmalar zincirine, İsrail tarafına, bir başka açıdan bakan kitapta İsrail’in güvenlik endişeleri, sosyal yapısı, kurulduğu tarihten itibaren nerede ise devamlı bir savaş içinde yaşayan bir devlette sivil-asker ilişkileri, İsrail güvenlik stratejisinde kitle tahrip silahlarının yeri gibi sorulara, çoğunluğu Musevi yazarların makalelerinden cevaplar bulunmaya çalışılmıştır. İsrail’in Türkiye politikası kurulduğundan beri net ve aynı doğrultudadır: Arap olmayan ama Müslüman ve laik bir ülkeyle iyi münasebetler kurmak, Yahudi Devleti’nin etrafındaki kuşatılmış Arap düşmanlığından kurtulmak için ortak menfaat zincirlerinde buluşmak... Ankara, Washington, Londra, Paris’ten sonra İsrail’in kuruluşunu müteakip askeri ateşe bulundurduğu dördüncü başkenttir. İsrail, Türkiye ile bağlarını kesmeye yöneleceği hiçbir milletlerarası mesele yoktur. Ayrıca İsrail silah endüstrisi için Türkiye önemli bir pazardır. Ankara ise mütereddit ve kararsızdır. Orta Doğu’daki karışık siyaset ortamından Türkiye kendisini uzak tutmaya çalışmış, bölgeye yönelik politikası ya tepkisel ya da müdahalelerden kaçmak şeklinde olmuştur.