Tükendi
Gelince Haber VerŞair, yazar, çevirmen, edebiyatçı ve duayen gazeteci, Sn. Ataol Behramoğlu, kitabın önsözünde; *Turgay Erdağ* ve *Bir Amiralin Hapishane Günlükleri* için şunları söylüyor;
*Balyoz adı altında ordumuza karşı işlenen cinayetin bana kazandırdığı dostlarımın başında gelen sevgili Turgay Erdağ Amiral, tutsaklık günlerinin anılarından oluşan kitabına önsöz yazmamı istediğinde, doğrusunu söylemek gerekirse beni böylesine allak bullak edecek bir kitapla karşılaşacağımı çok da tahmin etmemiştim…
Konu gereği, belgesel bir döküm bekliyordum…
Öyle olmadı…
Daha doğrusu, bir ülkede egemenliği ele geçiren güçlerin o ülkenin ordusuna karşı alçakça suikastına bire bir tanıklığın çok önemli belgelerinin yanı sıra, yazınsal ışıltısı ve felsefi derinliğiyle, benzersiz bir yapıt çıktı karşıma…
Amiral Turgay Erdağ’ı öncelikle, hem ülkemiz, hem kendisi ve tutsaklık arkadaşlarıyla yakınları bakımından, yıllar süren o sıkıntılı süreçlerin olaylarını ve izlenimlerini sıcağı sıcağına not ettiği için kutluyorum…
Böylelikle anılar, gözlemler, düşünceler, duygular, içsel yaşantılar ve bütün bunları kuşatan olgular, elle tutulurcasına, şu an yaşanıyormuşçasına, somut, etkileyici, sarsıcı bir gerçeklik kazanıyor…
Bu etkileyicilikte Turgay Erdağ’ın tartışmasız yazarlık yeteneği, bir duygu ve düşünce adamının belli ki bütün bir yaşam süresince oluşturulup biriktirilmiş gözlemleri, arayışları, özgün kişilik özellikleri apaçık görülüp duyumsanıyor…
20 Ocak 2010’da tetikçi gazetenin bir düzmece haberiyle başlayıp 19 Haziran 2014’teki tahliye kararıyla sona eren bir kâbusun öyküsünü, bu kâbusu sadece yaşamakla kalmayıp bütün bu süreçlerde çevresiyle birlikte kendi iç dünyasını da irdeleyici bir gözle izlemiş seçkin bir aydının tanıklığından okumak, gerçekçi bir roman okuyor olma duygusu yaratıyor…
Gerçekçi, evet… Fakat tıpkı gerçekçi romanlardaki gibi duygu dolu anları olan…
Babalarla çocukların kapalı görüşte, saydam bir duvarın iki yakasında karşılaşmalarının anlatıldığı anlar gibi…
Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin tahliye edildiği gün Hasdal Cezaevi avlusunda düzenlenen törenin anlatıldığı bölüm gibi…*