Tükendi
Gelince Haber VerDüşünce tarihimizi ve bunun bir kısmı olan bilim tarihimizi, geçmişin iyi-kötü belirgin bir resmini sunacak bir paradigma üzerinden okumaksızın tam olarak anlamak mümkün değildir.
Bugüne kadar ya belirgin bir paradigma teşkil edilmemiş [bunun için hiç uğraşılmamış] ya da geçmiş, *Türk Tarih Tezi* ve *Türk-İslam Sentezi* olarak adlandırılan kimlik temelli ideolojiler üzerinden okunmaya çalışılmıştır.
Hiç şüphe yoktur ki bu türden okuma denemeleri, bazı yönlerden yararlı olmuştur; ama geçmişin hakikate uygun bir resminin teşkil edilmesini de engellemiştir.
En kayda değer paradigmalar, kanaatime göre Weberci ve Marxçı sosyolojik okumalardır; çünkü bu okumalar, bilgiyi toplumsal bir temele dayandırarak anlamlandırmaya çalıştıkları için tarihsel edimleri yönlendiren sebep-sonuç ilişkilerinin anlaşılmasına nisbi de olsa bir miktar ışık tutmayı başarmıştır; ancak bunlar da, bana göre temel çelişkiyi göremedikleri ve meseleyi çok-yönlü incelemedikleri için, [Ülgener ve Berkes gibi birkaç yetenekli sosyolog tarafından dile getirilmiş olsalar da] yeterince başarılı olamamışlardır.
Benim önereceğim paradigma *Asal Çelişki* adını almaktadır ve hem geçmişi hem de günümüzü daha isabetli bir biçimde anlama ve anlamlandırma imkanı sunmaktadır.