Tükendi
Gelince Haber Ver
Bilâl-i Habeşî tarihte iz bırakan kahramanlardandı. Çocukluk ve gençlik yılları efendilerinin kırbaçları altında ölüm korkusu ve endişesiyle geçti. İslâm ile şereflendiğinde benliğini saran zincirlerden bir, bir kurtuldu. Önce ruhu sonra bedeni hürriyetine kavuştu. Imanla hayatı anlam kazandı. Kimlik ve kişiliğini imanla buldu. Rabbine güvenip dayanınca korku ve endişeleri yok oldu. Zalimlerin karşısında eğilmek bir yana, köle olmasına aldırmadan meydan okurcasına karşılarında dimdik durdu. Kırbaçlar sırtına inerken "Ehad!" esmasıyla müşriklerin köhne düzenlerini te- mellerinden sarsti. Kalbini aydınlatan iman nuruyla özgürleşirken örnek şahsiyeti ve duruşuyla mazlumlara umit, insanları köleleştirmeye kalkanların korkulu rüyası oldu. Ölü kalpler onun ölüme meydan okuyan duruşuyla yeniden hayat buldu. Siyâhî bir köle iken müezzinlerin efendisi, Hz. Peygamber`in özel koruması, Beytülmal`in emini oldu. Yaptığı eşsiz hizmetlerle inananların gönlünde taht kurdu. Yaşantısı yüzyıllarca örnek alındı, bıraktığı izler adım adım takip edildi. Bugün "Ezân-ı Muhammedi" denince akla ilk o gelmekte, onun sedâsı gökkubbe altında hâlâ yankılanmakta. Kendisi ise müezzinlerin pîri olarak hayırla anılmakta, her ezanda ruhuna Fatihalar okunmakta...