Tükendi
Gelince Haber VerCumhuriyet inkılâbından sonra, bütün tarikatler gibi, Bektaşilik de tarihe karıştı. Uzun asırlar millî bir ihtiyaca cevap veren bu teşkilâtın ileri bir millet bünyesi içinde yeri yoktu. Bektaşilik tarihî rolünü bitirmişti ve dağılmaya mahkûmdu. Bugün onun hâtırası yalnız Bektaşi fıkralarıyla, nefeslerinde yaşıyor: “Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş.”
Bu fıkraların hem folklor incelemeleri, hem de Bektaşiliğin millî bünyemizde ne büyük bir rol oynadığını ve nihayet nasıl soysuzlaştığını anlamak bakımından kendilerine has bir kıymetleri vardır. Şimdiye kadar hiçbir eserde ve mazbut bir şekilde yan yana gelmeyen bu fıkraları Ziya Şakir’in himmetiyle bu kitapta topladık. Çoğu softalığı, yobazlığı, kaba sofuluğu hicveden bu nükteler, Türkün incelik, mizah ve istihza kabiliyetinin delilleridir. Saray ve medrese taassubuna karşı halkın ruhundan fışkıran hürriyet, müsamaha ve serbest düşünme özleyişlerini ifade eder. Neşrettiğimiz fıkralarda görülecektir ki, Bektaşilik, yalnız islâm Ortodoksluğuna ve dinin kaba sofuluk, mürailik halindeki taassubuna karşı gelmekle kalmamış, son zamanlarda ayyaşlık, lüpçülük, tufeylîlik, tembellik gibi hem din, hem dünya ahlâkına yabancı birçok tereddi vasıfları göstermeye başlamıştır.
Türk halkının ve gençliğinin ruhundan bu soysuzlaşma ahlâkının bütün izlerini söküp atmak lâzım gelir. İşte bilhassa bu bakımdan neşrettiğimiz fıkraların bir kısmı zevkle, fakat bir kısmı da ibretle okunmalıdır.