Savaşlar ve barışlar tıpkı geceler ve gündüzler gibi birbirini takip eden bir zincirin halkalarıdır. Daha adil ve dengeli barışlar, çok sayıda aktörün katılımı ve rızasıyla kurgulandığından, daha uzun ömürlü olmayı başarmaktadırlar. Uluslararası sistemin istikrarlı bir dinginlik içerisinde olmasının ön koşulu da budur. Sistemin egemen güçlerinin pervasızca tasarladığı bir model içerisinde yapılandırılması yerine daha fazla aktörün sahip çıktığı bir denge içerisinde şekillendirilmesi esastır. Gerçekten barışını arayan bir dünya, böyle bir mantık içerisinde kurgulanabilir.