Tükendi
Gelince Haber VerAlemleri kuşatan merhamet sesleniyordu şah damarımdan. Defalarca ihanet ettiğim kapıdan süzülen ışık, yeni bir başlangıcı vaat ediyordu. Açmak istiyordu kalp gözümü. Ama nefsim öyle kuşatmıştı ki benliğimi; titremiyor, sarsılmıyor, aldırmıyordum. Ta ki o güne kadar.
Fırtına öncesi sessizliğin kuşattığı adada, dikenli bir tel gibi çıkıyordu içimden pişmanlığa dair ne varsa. Puslu gözlerimde Ammar’ın odaya girişi vardı, bir de *Mollaya bir şey oluyor!’’ diyen haykırışları hala kulaklarımda. Başucumda yığınla insan, her biri bir şey söylüyor; hissediyor, ama artık hiçbir şey duyamıyordum. Vücudum sanki benim değilmişçesine isyan bayrağını çekmek için ayaklanmıştı. Doktor son hamlesini yapmayı bekleyen komutan edasıyla elindeki iğneyle üzerime hücum ediyordu.