Tükendi
Gelince Haber VerRekabet; bireyleri, toplumları ve devletleri daha fazla üretmeye, daha çok çalışmaya teşvik eden en önemli unsurdur. Rekabetin olmadığı toplumlar rehavete, atalete ve durağanlığa sürüklenirler. Ancak haksız, kuralsız ve vahşi rekabet teşebbüsleri, toplumları ve devletleri yok olma noktasına götürecek zararlar verebilir. İşbirliği ise kavram olarak temelde ekonomik ve siyasi bakımdan olumlu sonuçlar doğurmasına rağmen, ekonomik bakımdan yıkıcı, rakiplerini piyasadan silici, rakiplerin piyasa girişlerini engelleyici işbirliği modellerini içermesi hâlinde üreticilerin, tüketicilerin, genel olarak tüm toplumun ve devletin aleyhine sonuçlar doğurabilir. Siyasi anlamda da 1.ve 2. Dünya Savaşları öncesi devletler arası ittifaklar kurmak yoluyla yapılan işbirlikleri de dünya savaşlarının çıkmalarına neden olmuştur. Dolayısıyla ekonomik anlamda ölçek ekonomilerinin avantajlarından yararlanmak, hızlı ekonomik büyümeyi sağlamak, sürekli bir refah artış ivmesini yakalamak, verimliliği, kârlılığı, kaliteyi artırmak, tüketici refahını ön planda tutmak, maliyetleri ve fiyatları düşürmek, tedarik-lojistik-stok-depolama-ulaşım-reklam vb. hizmetleri kolaylaştırmak ve hızlandırmak, hammadde tedarikinden nihai tüketiciye olan üretim zincirini sağlamlaştırmak ve son tüketiciye daha ucuz, daha kaliteli, çevreyi kirletmeyen ve kalite standartlarına uygun mal ve hizmet sunmaya yarayan teşebbüsler arası işbirlikleri; eğer belirli kurallara bağlanıp, denetlenmezse (regülasyon) beklendiğinden daha büyük ekonomik zararlara neden olabilmektedir.
Küreselleşme çağında ülkeler arasında üretim faktörleri olan mallar, hizmetler, kişiler ve özellikle de sermayenin serbest dolaşımı sayesinde ölçek ekonomilerinden yararlanma olanakları ve teşebbüsler arasında Birleşme ve Devralma (M&A) işlemleri çok artmıştır. Dünya çapında ekonomik ve ticari ilişkilerde devletlerin önemi azalmış, bunun yerine uluslararası ekonomik örgütler ve Çok Uluslu Şirketler (Çuş) ön plana çıkmışlardır. Çuş`ların doğrudan yabancı sermaye yatırımları, ortak girişim (joint venture) ve birleşmeler (mergers) yoluyla tekelleşerek veya karteller oluşturarak dünya pazarlarını ellerine geçirmeleri ancak Ab, Oecd, Dtö, Unctad gibi uluslarüstü ve uluslararası örgütlerle devletlerin aynı hükümleri içeren uluslararası rekabet kurallarıyla önlenebilmektedir. Böylece "adil" ve serbest bir uluslararası ticaret ortamı oluşmakta, bütün devletler bu sayede küreselleşmenin (globalization) nimetlerinden yararlanarak iktisadi kalkınma ve toplumsal refah artışı sağlamaktadırlar.
Günümüzde devletler arasında ekonomik ve siyasi birleşmenin en başarılı örneği AB`dir. 2. Dünya Savaşı`ndan iktisadî, sosyal, siyasî ve askerî bakımdan enkaz hâlinde çıkan Avrupa ülkeleri, AB çatısı altında ekonomik ve siyasî entegrasyon oluşturarak 50 yıl gibi devletlerin yaşamında çok kısa bir sürede Dünya çapında ekonomik ve siyasi bir dev hâline gelmişlerdir. İşte uluslarüstü (supra-national) nitelikli bu AB entegrasyonunun ana motoru "AB Ortak Rekabet Politikası"dır. AB`nin; Ticaret, Sanayi (KOBİ ve Girişimcilik), Ulaştırma, Enerji, Çevre, Telekomünikasyon, Sosyal, Dış ve Güvenlik gibi birçok "Ortak" yani üye ülkelerin egemenlik yetkileri üstünde doğrudan Brüksel tarafından alınan ve AB`ye üye bütün ülkeler tarafından uygulanması zorunlu politikaları olmasına rağmen "Rekabet" politikası, en önemli politikası olarak AB Entegrasyonunun tutkal veya lehim fonksiyonunu görmektedir.