Tükendi
Gelince Haber VerBirçok “ilk”imi doğduğum topraklarda, Erzurum Oltu İlçesi Hankas kışlasında yaşadım, ilk korkum, acım, çaresizliğim, aşk gurbetim, terk edilişim ve kader yolculuklarım Hankas’la başladı.
Doğduğum topraklarda her şey sade, net ve berraktı. Sevdalar su gibi akıcı, çabalar ateş gibi alevli, sabır-lar Palandöken gibi büyüktü. Ne tepelere mihnet vardı ne de dört mevsim akan derelere ihanet.
Gökyüzünü hep maviliğinde, suları hep duruluğunda, dağları hep yanı başımda gördüm, sırtımı yalçın kayalara korkusuzca dayadım diyemem.
Yaşadıklarımı “unuttum”, alamadıklarımı “hibe ettim”, çektiklerimi “sadakam saydım”, mutsuzluklarımı “bir kenara attım” diyemem.
Aşkın cehennemi yalan, kırılma noktası ihanettir. Yalan söylerseniz şüphe artar, ihanet ederseniz ilişkiniz biter.
Meçhulün adresi yok.
“Aşk’ın ölümü çetin olur”, cenazesi kolay kalkmaz. Mezarı zor kazılır, defnine katılmak, üstüne toprak atmak insanı parçalara ayırır. “Neden neden” dersin. Günlerce sürer ruh teslimiyeti.
Aşk, elde etmek, hata yapmak, yorulmak ve tekrar yola devam etmek emrini kelebek etkisi misali beyin ve duygudan alıyor.
Can almak ve can vermek için ne av olun ne de avcı.
Susarsan pişmanlığın çoğalır,
Yakınmayın, “belki “ demeyin. “ Keşkeler” den uzak durun.
Bu kitapta yazılanları okurken diliniz kuruyacak, boğazınız yanacak, beyniniz “bu kadar da namertlik hatta alçaklık” olmaz diyecek.
Hayat biraz da yüzleşmek değil mi zaten?