Tükendi
Gelince Haber VerKafamda, benliğimden kopup gelen alaycı kahkahalar ve her sözümü alayla yineleyen tümceler art arda patlıyor. Birbirinin peşinden ok gibi fırlayarak tavandaki ışık çubuğuna çarpıp paramparça oluyorlar. “Ayakların kocaman birer sandal, seni denizde boğulmaktan kurtarıyor!” diye bağıran, kıpkırmızı boyalı bir çift kocaman dudak, o kör edici ışığın altında tıpkı bir kuklanın ağzı gibi açılıp kapanıyor; bir sıra dizilmiş esmer, bıyıklı, ellerindeki kocaman copları öfkeyle havaya kaldırıp sallayan polis topluluğu, karşımda “27 Mayıs ha! Devrim ha! Göreceğiz bakalım, size bunları yedireceğiz! Komünist itler!” diye avaz avaz bağırırken iç sesim de durmadan haykırıyor:“Korkuyorum. Korkuyorum. Korkuyorum!”
Tarih kitaplarında hep tek yönü anlatılan bir dönemin genç bir kızın gözünden, sosyal yaşamın da dahil edilerek anlatıldığı bir roman Aşka Koşmak... Aşkla ve toplumsal ikilemlerle aynı anda tanışan bir genç kızın romanı...
Tansu Bele, büyüleyici diliyle ve tarihsel tanıklığıyla, cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanan toplumsal olayları bir tarihçi ağzıyla değil, bu olayların hissettirdikleriyle anlatmış ve sorgulamış:
“Nazım Hikmet de Batılılara kızıyordu, işgalci oldukları için... Tıpkı Atatürk gibi... O zaman Nazım’ı neden hapse koydular?”