Tükendi
Gelince Haber Verİnsan aradalık(lar)da yaşar. Zira uzay-ve-zaman koordinatında, –duruşu ve devinimiyle- ân’lar ve hâller arasında hep bir geçiş hâlindedir. Her varlık için, özellikle canlı varlıklar için kurgulanabilir olan ‘aradalık’ hâli, insan için kendinin ve zamanın derin farkındalığında yakıcı önemdedir; zira ‘insan-aradalığı’ doğa tarafından doldurulmaz. Tek ‘gerçek zaman’ olarak geleceği, boşlukta –tüm uzay ve zaman bileşenleriyle– yeniden kurgulayan insan, o alana -geleceğe- asla geçemeyecek, aradalığını sürecektir. Ama yaşayacağı aradalık, geleceğe atıfta bulunan bir aradalıktır; yani ‘önce-si’dir; araftır. İnsan ara(f)dalığın sâkinidir; onu ‘insan’ yapan, bu hâlin farkındalığı ve ara(f)dalığının öyküsünü arıyor olmasıdır. Zira biliyoruz ki anlam, öykü-selliği gereksinir. ‘Ara(f)dalık-lar’ bu farkındalığın ve öykülerinin izini sürmektedir. Aradalıklara, aradalıklarda(n) bakarak. Bu aradalık hâli, elinizdeki kitabı taşıyan bilimsel çerçeveyi teşkil eden psikodinamik kuramlarda da çok net olarak temsilini bulur. ‘Psikomitoloji’ konusunda genel bir girişi, insan-lık serencâmının birebir uygulama alanını teşkil eden ‘psikoterapi’ hakkında önermeler takip ediyor.
- Bilgin Saydam
Saydam kitabında bu öykü-nme girişimini psikanalitik, psikiyatrik, mitolojik, tarihsel, edebi, sosyolojik ve antropolojik bilgi kaynaklarına başvurarak çözümlemeye çalışmaktadır. Bu çözümleme projesinde hem derinlik hem genişlik anlamında oldukça zengin bir kapsam yaratılmıştır. Okuyucu bu yoğunluğun içine girdikçe sadece yazarın aktarmaya çalıştıklarıyla sınırlı kalmayacak ve eserin ruhsallığı ve zihinselliğinde yarattığı pek çok çağrışımla karşılaşacaktır. Eser bu özelliğiyle okuyucunun varoluşla öznel etkileşiminde bir reaksiyona, bir deneyime sebep olacaktır. O bir bakıma böyle bir görüngünün katalizörü olmaya adaydır. Bu kitap neden muhakkak okunmalı ve içeriğiyle ilgili hak ettiğince düşünülmelidir? Bu eser, öncelikle insan ruhsallığı üzerine uzmanlaşıp, yaşamının büyük bir bölümünü bu uzmanlaşmayı daha derinlere taşımaya uğraşmış, diğer yandan başka disiplinlerde de araştırmayı, irdelemeyi, düşünmeyi hiç ihmal etmemiş bir bilim insanının bu çok yoğun ve çoğul katmanlı çalışmasının imbiklerden geçerek ortaya çıkmış ürünüdür. Okuyucu düşünecek, merak edecek, başka kaynaklara yönelme gereksinimi duyacak, öğrenecek, rahatsız olacak, yoğun çağrışımlara kapılacak, dikkati dağılacak, tekrar metine dönecek, yolunu kaybedecek, velhasıl tüm bu buluşmayı kendine has bir deneyim olarak yaşayacaktır. Zahmetli bir deneyim... Ama sonucunda rahmetin olduğu bir zahmettir bu.
- Yavuz Erten