Bütün köklü değişimler dille başlar.. İslam ümmetinin temellerinin atıldığı nüzul asrında cahiliye karanlığına saplanmış Arap toplumu örnekliğinde bütün insanlığı kıyamete kadar aydınlatacak toplumsal ruh ve bilinç, Arapçanın din dili olmasını sağlayan ilahî müdahalelerle gerçekleşmişti. Sürdürülen hayat tarzının dil üzerindeki etkisi aşikâr olduğuna göre, İslam öncesinde cahiliye dönemini yaşayan Araplar için K. Kerim ile birlikte ciddî bir değişimin hâsıl olduğu ve bu değişimin dile de yansıdığı malumdur. Bir tarafta Arapların bütün edebî, kültürel, tarihî, millî vs. hafızalarını temsil eden Divanu’l-Arab konumundaki cahiliye şiiri, öbür tarafta bütün günlük yaşamlarını tanzim eden, ilkeleri ve pratikleri ile onlara yön çizen K. Kerim.. Dil, yaşanılan hayat tarzını şekillendiren bir kap mesabesinde olduğuna göre, bu iki farklı olgunun bir farklılık/değişim meydana getirmesi kaçınılmazdı. K. Kerim’in nüzulü ile cahiliye dönemi arasındaki zaman dilimi kısa olmasına rağmen, Arap dilinde derin anlam değişimlerinin meydana geldiği, özellikle ibadetle ilgili kelime ve kavramlarda cahiliyedeki içeriklerine göre devrim niteliğinde anlam farklılıklarının oluştuğu görülür. Bazı kelimelerde anlam genişlemesi yaşanırken bazılarında anlam daralması meydana gelmiştir. Bazı durumlarda ise anlam tamamen değişmiştir. Genel olarak anlam değişmelerinin uzun asırların veya dönemlerin sonucu olarak gerçekleştiği düşünülürse, kısa sürede meydana gelen bu köklü değişimin sırrı nedir?
Ayrıca, cevabı aranması gereken diğer bir soru da şudur: Tarih sahnesine geç çıkmakla kalmayıp ciddî manada hiçbir tarihî belgeye sahip olmayan Arapça, K. Kerim’in nüzûlünden kısa bir müddet sonra bütün yarımadayı kuşatıp, İbranice, Süryanice ve Aramice gibi köklü Sâmî dilleri tarih sahnesinden nasıl silebilmiştir? İşte elinizdeki kitapta bu vb. sorulara cevap verilmekte; ayrıca cahiliyeden Kur’an diline anlam değişmelerinin perde arkası incelenerek, Kur’an terminolojisine mütevazı bir katkı sunulmaktadır..