Tükendi
Gelince Haber VerSafahat’ın Yankıları üç ana bölümden oluşuyor: Giriş, Safahat’ın Yankıları ve Son Sözler. Giriş bölümünde kısaca Akif’in hayatının dönüm noktaları ile toplumsal hayatı derinden etkileyen tarihsel olaylar hatırlatılıyor, dönemin şiir ve edebiyat ortamı ve Akif’in şiir serüveni ele alınıyor.
Safahat’ın Yankıları başlıklı ikinci bölüm, kitabın bel kemiğini oluşturuyor. Bu bölümde hakkında çıkan yazılara toplu bir bakış ve değerlendirmeden sonra Safahat’ın ilk kitabından (1911) başlayarak altıncı kitap Asım’dan (1924) sonra doğrudan Safahat ve Akif hakkında yazılan tüm yazılar sunuluyor.
Son Sözler başlıklı üçüncü ve son bölümde ise Sonrası başlığı altında 1925’ten sonraki gelişmeler özetlendikten sonra, Akif’i sevenler-sevmeyenler, Akif, Fikret ve Nazım, Eleştiriler karşısında tutumu, Akif-Fikret kavgası, Kişiliği, Şiiri ara başlıkları altında genel değerlendirmeler yer alıyor.
Akif kimilerine göre Türk dilinin en büyük şairi, Allah’ın şairi, Kur’an şairi; kimilerine göre ise şair değil sıradan bir manzumeci, manzum hikâyeler anlatıcısı; Safahat ise yine kimilerine göre Osmanlının yıkılış dönemini belgeleyen şiirsel bir günlük, bir destan, bir şiir mucizesi; kimilerine göre de şiirle hiç ilgisi olmayan sıradan bir manzumeler, manzum hikâyeler toplamıdır.
Peki gerçekte nedir? Safahat gerçekten bir şiir mucizesi midir, yoksa bir şehir efsanesi mi?
Safahat’ın Yankıları’nın okuyucunun doğru yanıtı bulmasını sağlayacağını, en azından kolaylaştıracağını umuyoruz.