Tükendi
Gelince Haber VerAhîlik Teşkilâtı, Türk’e has değerleri en mükemmel şekilde korumuş, insana değer vermiş, onun sağlık, huzur ve iyi şartlar içerisinde yaşaması için çalışmıştır.
Göktürk Kitâbeleri; Türk milletine, o günün şartları içerisinde Çin kültüründen korunmasını emrediyordu. Ahî Evran ve Ahîler de Türk kültürünü oluşturan değerleri koruyup geliştirdiği gibi, bu vazifeyi gelenek hâline getirmiştir. Bu gelenek, günümüzde de millî ve mânevî hassasiyete sâhip çoğunluk tarafından devam ettirilmektedir.
Türklerin, Türkistan’da, Anadolu’da, Kafkaslar’da ve Balkanlar’da inşa ettikleri kültür ve medeniyet, târihin en insânî, en âdil ve en üstün medeniyetlerinden biridir. Asırlar öncesindeki o medeniyeti ve idâre tarzını, babalarından dedelerinden dinleyen, şimdilerde başka medeniyet ve yönetimler altında yaşayan insanlar, hasretlerini dile getiriyorlar. İnsanlarımızın bir kısmı, Türklerin yarattığı kültür ve medeniyetin farkında olmayabilir. Onlar; medeniyetimizin, dünyâ insanlığının ortak üretimi olduğunu düşünüyor olabilirler. Göazlemci, tahlilci, araştırmacı bir tabiata sâhip olanlar, işin farkındadır ve değerlerimizin korunması ve bozulmadan yaşatılması için Göktürk Hakanı Bilge Kağan gibi çağrıda bulunmaktadır.
Ahîlik prensipleri, Ortaçağ’da Türk Rönesansı olarak anılıyor, takdir ediliyordu. O prensipler, günümüzde yeni Türk Rönesansı’nın temel taşlarını teşkil edecek değerlerimizdir. Prof. Dr. Mehmet Kaplan’ın ifâdesiyle; ‘Balık için deniz ne ise, Türk milleti için de içinde yaşadığı, yaşattığı ve geliştirdiği kültür de odur.’
Türk milletinin aslî husûsiyetlerindan oluşan Ahîlik anlayışını çağın şartları ile yoğurarak geliştirmek suretiyle Türk Rönesansı’nı gerçekleştirmemiz gerekiyor. İlk adım olarak Ahî Evran’ı, Fâtıma Bacı’yı ve Ahîleri tanımalıyız Eski bir Türk atasözüdür: ‘Biliyorsanız öğretiniz. Bilmiyorsanız öğreniniz!’