Tükendi
Gelince Haber VerTicaret hayatının kadim topluluğu olan aile şirketleri, belki de du¨nyanın en eski, en etkin ve hatta en baskın ticari kuruluşlarıdır. Fakat aile şirketleri ne yazık ki alışkanlıklarından arınamadı, geleneksel kabullerin dışında çıkamadı, hâliyle kurumsallaşma, su¨rdu¨ru¨lebilir yönetim modelleri du¨zlemine geçemedi. Gu¨ç, servet, gösteriş ve benmerkezcilik sarmalına sıkışıp kaldı. Aile içi gu¨ç dengesi, rekabet, kıskançlık, tahammu¨lsu¨zlu¨k, hakkaniyetsizlik ve ölçu¨su¨zlu¨ğu¨n normalleştirilmiş hâli aile bireyleri u¨zerinde onarılmaz travmalar yarattı ve ailelerin dağılmasına, şirketlerin yok olmasına zemin oluşturdu. Burak Arkan’ın kaleme almış olduğu BABAM ve BEN, Tu¨rk Aile Şirketlerinin Panoraması kitabı, aile şirketlerine ve yönetim du¨nyasına, liderlik ve şirketlerin yeniden yapılanması, demokratikleşmesi, kurumsallaşması, çağın gereksinimlerine göre vizyoner bir kimliğe bu¨ru¨nmesi gibi rasyonel yönetim perspektifleri sunuyor. Aile bireylerinin, yani hissedarların, şirketlerin tepe yönetiminde görev almalarının temel koşulunun kan bağından bağımsız, tam anlamıyla profesyonel kişilerden oluşmasının önemine dikkat çekiyor. Aile ve şirketlerin, kurucu hegemonyasından, nepotizmve şu¨rekâsından arındırılıp, özerk, bağımsız yapılara kavuşmasının ilkelerini tanımlıyor. Aile şirketi anayasasını değil, şirket anayasasını; kişilerin ikbal ve ihtirasını değil, şirketlerin geleceğini önceliyor. “Aile şirketleri neden u¨çu¨ncu¨ kuşağı göremiyor?” sorusunun doğru cevabını Mert karakterinde bulmak mu¨mku¨n çu¨nku¨ Mert, cu¨retkâr, aynı zamanda ikinci ve u¨çu¨ncu¨ kuşağın sezgisel aklı, vicdanı. Kurucu, o, geleneğin taşıyıcısı, gu¨cu¨n ve kudretin, itibarın en önemli temsilcisi. Bu kitapta yer alan kahramanlara, karakterlere ve olaylara hiç de yabancı değiliz, aksine hepsi çok tanıdık...